Sanayi Devrimi Sonrası Kültürel Değişimler kitabı, dünya tarihindeki önemli bir dönüm noktasında sanayi devriminin kültürel etkilerini ele alıyor. Okuyucular, bu kitap sayesinde sanayi devriminin insan ve toplum düzeninde yarattığı değişimleri daha yakından tanıyacaklar.
Sanayi devrimi, endüstriyel üretim, makineleşme, otomasyon ve yeni üretim teknikleri gibi faktörlerin bir araya gelmesi sonucu atılım yaratan bir dönemdir. Bu dönem önemli ekonomik, sosyal ve siyasi değişimlere neden olmuştur. Ancak sadece bunlarla sınırlı kalmayıp kültürel alan üzerinde de etkileri olmuştur.
Sanayi devriminin kültürel alana etkilerinden biri, edebiyat ve sanatta romantik hareketin doğmasıdır. Bu hareket, sanayi devrimi sonrası toplumsal değişimlerin yarattığı yabancılaşmayı ve bu yabancılaşmanın insanın içsel dünyası ve doğaya olan bağının kaybına sebep olduğunu işler. Ayrıca, sanayi devrimi sonrası sanatta görüntü sanatları ve mimaride değişimler yaşanmıştır.
Müzik alanında da sanayi devriminin etkisi sıradışıdır. Sanayi devrimi, müzikteki tekniği, kaliteyi ve estetiği artırmıştır. Ancak büyük orkestraların doğuşu, birçok müzisyenin işsiz kalmasına ve bu alandaki çeşitlilik ve özgünlüğün kaybolmasına neden olmuştur.
Sanayi Devrimi Nedir?
Sanayi Devrimi, İngiltere'de 18. yüzyılın sonunda başlayan ve 19. yüzyıl boyunca Avrupa ve Amerika'ya yayılan bir dönüşümdür. Bu dönem, tarım toplumunun yerini endüstri toplumuna bırakması ve makineleşme ile üretimde büyük ilerlemeler sağlanması ile karakterizedir.
Sanayi Devrimi, yeni makine ve teknolojilerin keşfi ve kullanımı ile başlamıştır. Bu yeni makine ve teknolojiler sayesinde birçok iş kolunda üretim hızı arttırılmış ve daha fazla mal üretilmeye başlanmıştır. Fabrikaların oluşumu ve seri üretimin yaygınlaşması, iş yapma şekillerinde değişikliklere neden olmuş ve yeni iş imkanları yaratmıştır.
Sanayi Devrimi sadece üretim süreçlerinde değişikliklere neden olmakla kalmamış, aynı zamanda toplumsal değişimlere de yol açmıştır. Bu dönemde insanlar, kırsal bölgelerden şehirlere göç etmek zorunda kalmış ve yaşam koşulları değişmiştir. Sanayi Devrimi, modern toplumsal ve ekonomik düzenin temelini oluşturarak, günümüze kadar etkisini sürdürmüştür.
Sanayi Devrimi'nin Kültürel Değişimler Üzerindeki Etkisi
Sanayi Devrimi, sadece ekonomi ve endüstriyel alanlar üzerinde değil, kültür alanları üzerinde de büyük bir etkiye sahipti. Bu değişimler edebiyattan sanata, müzikten mimariye kadar çeşitli kültür alanlarında kendini gösterdi. Sanayi devrimi sonrasının kültürü, öncesiyle karşılaştırıldığında radikal bir değişim gösteriyordu.
Sanat alanında, sanayi devrimiyle birlikte manuel işçiliğin yerini makineleşme aldı. Bu durum, sanat ve görsel sanatları da etkiledi. Görüntü sanatlarındaki dönüşüm, fotoğrafçılık, grafik tasarım ve reklamcılığın doğuşuna sebep oldu. Ayrıca, mimaride de büyük bir değişim yaşandı. Endüstriyel malzemelerin kullanımı, yeni yapı teknikleri, yeni binaların tasarımı gibi pek çok alanda yeni bir mimari akım doğdu.
Edebiyat alanında, romantik dönem edebiyatı Sanayi Devrimi sonrasında doğdu. Bu edebiyat akımı, duyguya, hayale ve doğaya önem veren bir anlayışa sahipti. Eserdeki karakterler gerçek dünyadan koparılarak hayal dünyalarının içinde geniş bir yer kapladı. Bu dönem edebiyatı, endüstriyel dönemin insanına karşı büyük bir etki yarattı.
Müzik alanında, sanayi devrimiyle birlikte romantik müzik dönemi doğdu. Operalar, senfoniler ve solo çalgılar, bu dönemin en önemli müzik türleri oldu. Bu dönemde müzik, duygu ve hayal gücüne dayalı bir tarza büründü. Yeni müzik aletleri icat edildi ve müzik üretimi için teknolojik gelişmeler yaşandı.
Sanayi Devrimi Sonrası Edebiyat
Sanayi Devrimi, edebiyat alanında da önemli değişimlere neden oldu. Geleneksel edebiyatın yerini, romantik edebiyat almaya başladı. Sanayi Devrimi döneminde, kitaplar daha kolay ve ucuz bir şekilde basılabilir hale geldi. Bu, kitapların daha geniş kitleler tarafından okunmasını sağladı.
Bu dönemde ortaya çıkan romantik edebiyat, duygusallık ve doğanın güzelliği gibi konulara daha fazla önem veriyor. Yazarlar, insanın iç dünyasına odaklanan karakterler yaratmaya başladılar. Ayrıca, bu dönemde şiirler ve romanlar, eski dönemlere kıyasla daha fazla kişisel ifade ve duygu içeriyordu.
Bu yazarlar, insanların bireysel düşüncelerine ve hislerine daha fazla önem veren bir toplumda yetiştiler. Bu nedenle, edebiyat eserleri, kişisel ifade ve düşünceleri yansıtmaya başladı. Yazarlar, gerçekliği daha duygusal ve romantik bir dille anlattılar.
- Bu dönemde ortaya çıkan en önemli yazarlar arasında Lord Byron, William Wordsworth, Samuel Taylor Coleridge ve John Keats gibi isimler yer alır.
- Byron, kişisel duygularını ve yaşadığı aşkları şiirlerine yansıttı. Wordsworth, doğayı ve insanın doğal dünyayla olan ilişkisini ön plana çıkardı. Coleridge, doğaüstü olaylar ve rüyalarla ilgili şiirler yazdı. Keats ise, insanın iç dünyasını anlatan şiirleriyle tanındı.
Bu yazarlar, klasik edebiyatın belirli kurallarını kırdılar ve daha özgür bir dil kullanmaya başladılar. Karamsarlık, hüzün ve umutsuzluk konularına da daha fazla yer verildi. Bu nedenle, romantik edebiyat dönemi, kültür tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır.
Sanayi Devrimi Sonrası Sanat
Sanayi Devrimi, sadece endüstriyel üretim süreçlerinde değil, aynı zamanda sanat alanında da devrim niteliğinde bir dönüşüm yarattı. Özellikle, sanayi devriminin ilk döneminde, yeni teknolojiler ve malzemelerin ortaya çıkması, sanatçılar için yeni fırsatlar yarattı. Ancak, bu gelişmeler beraberinde bazı sorunları da getirdi. Sanayi Devrimi'nin en başta gelen etkilerinden biri, görüntü sanatları ve mimarideki değişimlerdir.
Öncelikle, sanayi devriminin görüntü sanatlarına etkisine bakacak olursak, fotoğrafçılık ve baskı teknolojilerindeki ilerlemeler sanatçılar için yeni bir yol açtı. Bu, özellikle resim sanatına yönelik bir tehdit olarak görüldü. Sanayi devrimi sonrasında, gerçekçi bir portre yapmak için, bir resim yapımcısının ya da çizerin yeteneği yerine, fotoğrafçının makinesi yeterli olmuştur. Bu nedenle, resim sanatçıları, sanatsal hareketlerini yeniden tanımlamak zorunda kalmıştır.
Bunun yanı sıra, mimaride de benzer değişiklikler yaşandı. Sanayi devriminin bir etkisi olarak, çelik, cam ve beton daha yaygın hale geldi ve bu malzemeler, mimarlar için yeni tasarım fırsatları yarattı. Art Nouveau ve Art Deco gibi sanatsal akımlar, sanayi devriminden sonra popüler hale geldi ve yeni malzemelerin kullanılması yeni ve modern mimari tarzların doğmasını sağladı.
Sonuç olarak, sanayi devrimi, sanatın geleneksel sınırlarını genişleten yenilikler getirdi. Bununla birlikte, sanatçılar zorlu sorunlarla karşı karşıya kaldılar ve sanat tarihinde önemli bir dönüşüm yaşandı.
Sanayi Devrimi Sonrası Müzik
Sanayi devrimi, sadece endüstriyel alanda değil aynı zamanda kültürel alanda da büyük değişikliklere neden oldu. Sanayileşmenin, müzik alanında da farklı bir tarzın doğuşuna yol açtığı görülmektedir. Sanayi devrimi sonrası müzik, geleneksel ve klasik müzikten farklılaşarak, yeni bir türe evrildi.
Sanayi devriminden önce, kraliyet sarayları veya kiliseler gibi seçkin kurumlarda görev yapan besteciler, müziklerini kraliyet ailesi ve önde gelen kişilerin zevklerine uygun olarak besteliyorlardı. Ancak, sanayi devrimiyle birlikte, müzik yapmak daha ucuz ve erişilebilir hale geldi. Böylece, yeni bir müzik tarzı doğdu. Romantik müzik tarzı, sanayi devriminin etkileriyle birlikte doğdu.
Romantik müzik, klasik müzikten farklıydı. Bu tarz, duygusal ve dramatik bir atmosfer yaratan büyük orkestraların kullanımıyla karakterize ediliyordu. Ayrıca, lirik konulara özellikle ağırlık veren sözler, romantik müziğin özel bir özelliği olarak kabul edildi. Duygusal yoğunluk, farklı müzik türlerinde de hissediliyordu. Özellikle opera ve bale müziği, romantik müziğe ayrı bir yer kazandırdı.
Sonuç olarak, sanayi devrimi müzik alanında önemli değişikliklere yol açtı. Yeni müzik tarzları, endüstriyel gelişmelerin getirdiği yeniliklerden yararlandı ve romantik müzik, sanayi devriminin etkileriyle doğdu. Bu noktada, müzisyenlerin farklı enstrümanlarla yaratıcılıklarını kullanmaları, müziğin dinleyicilerin ayrılmaz bir parçası olduğunun altını çizdi.
Yeni Kültürel Değerler ve Toplum
Sanayi devrimi, sadece ekonomi ve teknolojik gelişmeler için değil, aynı zamanda toplumun kültürel değerleri ve sosyal yapıları üzerinde de büyük etkiler yaratmıştır. Bu dönemde, toplumda belirgin bir değişim gözlemlenirken, bireysellik ve tüketim kültürü gibi yeni kavramlar ortaya atılmıştır.
Sanayi devrimi sonrası, mal tüketim kültürü yaygınlaşmıştır. Yeni buluşlar sayesinde, daha fazla ürün üretimi mümkün hale gelmiş ve dolayısıyla, toplumun tüketimi artmıştır. Bu sayede, lüks tüketime yönelik kültür de gelişmiştir. Tüketim, toplumda yeni bir tabaka yaratarak, ekonomik sınıflar arasındaki farklılıkları genişletmiştir.
Sanayi devrimi, toplumsal sınıflar arasındaki kültürel farklılıkları da etkilemiştir. Fabrikaların ortaya çıkması, işçi sınıfı açısından yeni olanaklar sunmuş, bu sınıfın topluma daha çok dahil olması sağlanmıştır. Ancak egemen sınıfın kültürel hakimiyeti sürmüş, işçi sınıfının kültürel gelişimi sınırlı kalmıştır. Bu nedenle, sanayi devrimi sonrası dönemde, toplumda belirgin bir kültürel çeşitlilik oluşmamıştır.
Buna karşılık, kentleşme, sanayi devrimi sonrasında hızla artmıştır. Kentler, yeni bir yaşam tarzı anlayışı ile birleşerek, yeni bir kültürün oluşmasına yol açmıştır. Bu dönemde, kentlerdeki yaşam tarzı, kırsal kesimden farklılaşmış, insanlar arasındaki iletişim ve etkileşim daha da artmıştır. Tüm bu faktörler, toplumda yeni kültürel değerlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Sanayi devrimi sonrası dönemde, bireysellik ve kişisel kimlik, daha önemli hale gelmiştir. İnsanlar, sanayi devrimi sonrası yeni olanaklar sayesinde, kendilerini daha özgür hissetmeye başlamışlar ve kişisel gelişimlerine önem vermişlerdir. Sanayi devrimi sonrası dönemde, cinsiyet rolleri de değişmiştir. Kadınların çalışma hayatına katılımı artmış, toplumda kadınların rolü ve iş hacmi değişmiştir. Bu nedenle, kadın hareketleri de sanayi devrimi sonrası dönemde doğmuştur.
Sanayi devrimi sonrası dönemde, milliyetçilik ve ulusal kimlik kavramları da ön plana çıkmıştır. Sanayi devriminin yarattığı ortak kültür, toplumların ulusal kimliklerine ilişkin düşünceleri etkilemiştir. Bu nedenle, sanayi devrimi sonrası dönemde milliyetçilik hareketleri de yaygınlaşmıştır
Mal Tüketim Kültürü
Sanayi Devrimi, ekonomik, siyasi ve kültürel yaşamda birçok değişime neden oldu. Bu değişimlerin en önemli sonuçlarından biri, mal tüketim kültürünün ortaya çıkmasıydı. Sanayi Devrimi öncesinde, insanlar genellikle ihtiyaçlarını karşılamak için kendi tarım ürünlerini yetiştiriyorlar veya ürettikleri el sanatlarından yararlanıyorlardı. Ancak Sanayi Devrimi sonrasında, makine üretimi sayesinde mal ve ürünlerin üretimi arttı.
Sanayi Devrimi sonrası üretilen malların üretimi ve tüketimi arttıkça, tüketim kültüründe de büyük bir değişim yaşandı. Daha önce sadece zenginlerin elinde olan ürünler artık orta sınıf insanlar tarafından da satın alınabiliyordu. Lüks tüketim, toplumun birçok kesimi tarafından benimsenmeye başlandı.
| Örnekler: | - Moda ve giyim ürünleri | - Pahalı mobilya ve ev eşyaları | - Araba ve diğer lüks araçlar |
Bu tür ürünlerin üretiminde kullanılan teknolojiler, tüketim miktarlarının hızla artmasına yol açtı. Üretimde makine kullanımı, üretim maliyetlerinin düşmesine ve ürünlerin daha ucuz olmasına neden oldu. Böylece, tüketim kültürü tüm toplum kesimleri tarafından benimsendi.
Sonuç olarak, Sanayi Devrimi sadece ekonomik bir değişim getirmedi, aynı zamanda kültürel bir değişim de ortaya çıkardı. İnsanların tüketim alışkanlıkları köklü bir şekilde değişti ve tüketici kültürü benimsendi. Bugün, tüketim kültürü hala modern dünyanın en önemli özelliklerinden biri olarak devam etmektedir.
Kültür ve Toplumsal Sınıflar
Sanayi devrimi, sadece eco-friendly yaşam ve sürdürülebilir çevre odaklı olmasa da toplumun kültürel yaşamında da değişimlere yol açmıştır. Sanayi devrimi esnasında oluşan toplumsal sınıflar, kültür alanında da belirgin farklılıklar ortaya çıkardı. Artık, üretkenliği artıran teknolojik gelişmelerin etkisiyle birlikte işçi sınıfı belirginleşirken, burjuvazi de kendilerine özel bir kültürel hayat diğer sınıflarından ayrı bir şekilde sürdürmeye başladı. Bu süreç, toplumsal sınıflar arasındaki kültürel farklılıkların da ortaya çıkmasına neden oldu.
Bu dönemde ortaya çıkan işçi sınıfı, kültür alanında daha sade ve doğal olan değerleri benimserken, burjuvazi ise daha şaşaalı ve gösterişli kültürü benimsemiştir. Bu durum, sanat, edebiyat, ve müzik gibi kültür alanlarında da farklılık göstermiştir. Özellikle işçi sınıfının kendini farklılaştırmak adına oluşturduğu işçi kültürü, farklı bir edebiyat, müzik ve sanat akımı olarak ortaya çıkmıştır. Öte yandan, burjuva kültürü de farklı sanat akımlarının ve edebiyat türlerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Bu süreçte toplumsal sınıflar arasındaki kültürel farklılıklar, daha önceden var olan farklılıkları belirginleştirmiş ve toplumsal yapıyı da etkilemiştir. Bu dönemde özellikle ortaya çıkan mal tüketim kültürü de, burjuva sınıfının kendini diğer sınıflardan ayırmasına katkı sağlamıştır. Buna karşın, işçi sınıfı sade bir yaşamı benimsemiştir.
Kentleşme ve Kültürel Değişim
Sanayi devrimi, endüstriyel üretimin artmasıyla birlikte insanların kentlere göç etmesine neden oldu. Kentlerin hızla gelişmesiyle birlikte toplumun kültürel dokusu da değişmeye başladı.
Sanayi devrimi öncesi, insanlar genellikle kırsal alanlarda yaşarken, sanayi devrimi sonrasında, yeni fabrikaların açılmasıyla birlikte insanlar kentlere göç etti. Bu göç, kentleşmeyi hızlandırdı ve kırsal alanlardan gelen insanlar, kent kültürüne uyum sağlamaya çalıştı.
Kent kültürü, daha heterojen ve çeşitli bir toplum yapısı ile birlikte, daha farklı bir sosyal yaşam tarzını da beraberinde getirdi. İnsanlar sokaklarda daha fazla buluşmaya başladı ve beraberinde yeni kültürel etkileşimler oluştu. Sanayi devrimi sonrası kent kültürü, insanlar arasındaki etkileşimlerin artmasıyla beraberde yeni kültürel trendleri ortaya çıkardı.
Bu değişimler, sanat ve edebiyat gibi alanlarda da kendini gösterdi. Kent kültürü, edebiyatı ve sanatı da etkiledi ve yeni sanatsal akımların doğmasına neden oldu. Özellikle İngiltere'deki romantik dönem, bu kültürel değişimlerin bir yansıması olarak ortaya çıktı. Sanayi devrimi sonrası edebiyat ve sanat alanları, yeniliklere açık hale geldi ve insanlar kültürel açıdan daha zengin bir ortama kavuştu.
Bireysellik ve Kimlik Dönüşümü
Sanayi devrimi sonrası toplumsal yapıdaki değişimler, bireysellik ve kimlik kavramlarını da etkilemiştir. Sanayi devrimi öncesinde toplum, genellikle aile, akraba, köy, mezhep ve sınıf birlikteliğine dayanıyordu. Ancak sanayi devrimi sonrasında, şehirleşme ve endüstrileşmeyle birlikte toplum daha heterojen bir yapı kazandı.
Bireysellik kavramı, sanayi devrimi sonrasında güçlenerek yaygınlaşmaya başladı. İnsanlar artık önceden kabul edilen davranış kalıplarına uymak yerine, kendi düşüncelerine daha fazla önem vererek kendi kimliklerini oluşturmayı tercih ettiler. Bu nedenle, bireysel kimlik ve düşünceler daha çok ön plana çıkmaya başladı.
Bireysellik kavramının güçlenmesiyle birlikte, toplumda rol alan kişilerin davranışları da değişmeye başladı. Özellikle ekonomik açıdan başarılı olan kişiler, toplumda daha önde ve özellikle daha saygın bir konuma geldi. Bireyler, başarı ve para kazanma hedefine yönelirken, önceden önem verilen aile, mezhep ve sınıf birlikteliği gibi kavramlar geri plana itildi.
Bireyselleşme ve Kişisel Kimlik
Sanayi devrimi sonrası bireyselleşme kavramı hayatın her alanında yoğun bir şekilde hissedilmiştir. Endüstriyel gelişme, kişisel kimliklerin oluşmasında önemli bir faktör olarak ortaya çıkmıştır. Sanayi devrimi, toplumsal çerçeveleri değiştirmiş, insanların sosyal hayatını ve ilişkilerini yeniden tanımlamıştır.
Bireyselleşme, kişisel özgürlüklerin ortaya çıkması ve bireysel kimlik oluşumuyla yakından ilişkilidir. Sanayi devrimi, bireylerin kontrolünü ele geçirme imkanını yaratan yeni bir ekonomik yapı oluşturmuştur. Bireyler, serbest piyasa ekonomisinde üretim, tüketim ve karar alma süreçlerine daha fazla katılmaya başlamışlar, bu da bireyselleşmeyi artırmıştır.
Bireyselleşme, toplumun daha önce iki büyük faktör olan din ve ataerkil otoriteye olan bağlılığını azaltmış ve insanların kendi kişisel kimliklerini oluşturma fırsatı vermiştir. Sanayi devrimi sonrasında insanlar bireyselleşerek kendi hayatlarında daha özgür ve bağımsız hale gelmişlerdir.
Bireyselleşme kavramı, özellikle sanat ve edebiyat alanında ortaya çıkan romantik hareketlerin doğuşunda etkili olmuştur. Romantizm, öznel deneyimlerin bireysel özgürlüklerle birleşmesinin ürünüdür. Sanayi devrimi sonrasında bireyselleşen insanlar, kendilerini daha özgün ve benzersiz hissetmişlerdir. Kendi kişisel kimliklerini bulmak için sanatın ve edebiyatın sunmuş olduğu imkanları kullanmaya başlamışlardır.
Cinsiyet Rollerinde Değişim
Sanayi devrimi, kadınların ve erkeklerin toplumsal rollerindeki değişikliklere neden oldu. Sanayi devrimi öncesi dönemde, kadınlar ev işleri ve çocuk bakımı gibi geleneksel kadın rollerinde bulunurken, erkekler de genellikle tarım ve diğer fiziksel işlerde çalışırlardı. Ancak sanayi devrimiyle birlikte, kadınlar da erkekler gibi fabrikalarda çalışmaya başladılar ve bu, toplumsal rollerde ciddi değişikliklere yol açtı.
Sanayi devrimi sonrası kadınlar artık evlerindeki üretim işlerinin yanı sıra, fabrikalarda da çalışabilme fırsatı buldular. Bu, kadınların maddi açıdan bağımsızlığını arttırdı ve toplumda daha güçlü bir konuma yükselmelerine yardımcı oldu. Ancak aynı zamanda, fabrikalarda çalışma koşulları da hala oldukça zordu ve kadınlar genellikle erkeklere oranla daha düşük ücretlerle çalıştırılıyorlardı.
Kadın hareketleri de, sanayi devrimi sonrasında ortaya çıkmaya başladı. Bu hareketler, kadınların eşit haklara sahip olması gerektiğinin altını çiziyor ve kadınların seçme ve seçilme hakları gibi temel haklarını savunuyordu. Bu hareketler, kadınların siyasi ve sosyal açıdan daha aktif olmasına ve erkeklerle eşit haklara sahip olmalarına yardımcı oldu.
Bu değişimler, kadın ve erkekler arasındaki rollerde büyük bir devrim yarattı ve toplumda cinsiyet eşitliği için daha fazla farkındalık yaratıldı. Ancak hala bazı zorluklarla karşı karşıya kalınmaktadır ve cinsiyet eşitliği mücadelesi devam etmektedir.
Milliyetçilik ve Ulusal Kimlik
Sanayi devrimi, milliyetçilik ve ulusal kimlik kavramlarına da etki etti. Sanayi devrimin başlamasıyla, ülkeler arasındaki rekabet arttı ve ulusal kimlik duygusu önem kazandı. Sanayi devrimi sonrası toplumsal yapıda belirginleşen sınıflar, aynı zamanda belirli bir ulusal gruba aidiyet duygusu oluşturmaya başladı. Milliyetçilik, ulusun birliğini ve kimliğini vurgulayan bir düşünce olarak ortaya çıktı.
Sanayi devrimiyle birlikte, bazı ülkeler kendilerini üstün olarak görerek diğer ülkeleri aşağılayan milliyetçilik akımları başladı. Kendi ülkelerinin sanayileşmiş ve gelişmiş olmasıyla övünen milliyetçilik, ülkeler arasındaki gerginlikleri arttırdı ve sonunda iki dünya savaşına yol açtı.
Sanayi devrimi sonrası milliyetçilik, bazı avantajlar da sağladı. Ulusal kimlik duygusu, insanların kendilerini güçlü ve gururlu hissetmelerine yardımcı oldu. Ancak milliyetçilik, aşırıya kaçıldığında ve diğer uluslara karşı düşmanlık yarattığında sorunlar yarattı.
Milliyetçilik, dünya genelinde hareketlerin doğuşuna da neden oldu. İrlanda, Hindistan, Polonya ve İsrail gibi ülkeler, milliyetçilik hareketleriyle bağımsızlıklarını kazandılar. Ayrıca, diğer milliyetçilik hareketleri de farklı ülkelerde ortaya çıktı ve ulusal kimliklerini daha belirgin hale getirdi.