Eskiden bugüne aşılar, insan sağlığı için hayati öneme sahip olan bir tarihi süreci yansıtır. Bu makalede, güncel aşılar hakkında bilgi edinebilirsiniz. Kendinizi ve sevdiklerinizi korumak için aşı olmayı unutmayın. 232 characters
Translation: Vaccines from past to present reflect a crucial historical process for human health. In this article, you can gain information about current vaccines. Don't forget to get vaccinated to protect yourself and your loved ones.
Aşılar, insanlara ve hayvanlara zararlı hastalıkların önlenmesi ve tedavisi için kullanılan önemli tıbbi araçlardır. Aşı uygulamaları, özellikle son yüzyılda, sağlık sektörünün en başarılı girişimlerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Aşılar, insanlık tarihinin en eski dönemlerine kadar uzanmaktadır. İlk aşı uygulamaları, geleneksel tıbbi yöntemler kullanılarak gerçekleştiriliyordu. Örneğin, çiçek hastalığına karşı kullanılan aşı, bu dönemde salgınların önlenmesinde önemli bir araçtı.
18. yüzyılda modern tıbbın gelişmesiyle birlikte aşılama teknikleri de önemli ilerlemeler kaydetmeye başladı. İlk olarak 1796 yılında İngiliz doktor Edward Jenner, çiçek hastalığına karşı koruyucu bir aşı geliştirdi. Bu aşı, modern tıbbın en önemli buluşlarından biri olarak kabul edilir.
Günümüzde, aşı uygulamaları çok daha geniş bir yelpazede ve gelişmiş yöntemlerle gerçekleştirilmektedir. Özellikle son yıllarda, aşıların güvenliği ve etkinliği hakkında yapılan araştırmalar, aşı uygulamalarının daha da gelişmesine ve hastalıkların önlenmesine yardımcı olmuştur. Ayrıca COVID-19 gibi küresel bir salgınla karşı karşıya olunduğu zamanlarda, aşı uygulamaları bir kez daha hayat kurtarıcı öneme sahip olmuştur.
Aşı Nedir?
Aşı, vücudu enfeksiyonlara karşı korumak için kullanılan bir tıbbi üründür. Aşılar, hastalık yapıcı organizmaların (bakteri, virüs vb.) zayıflatılmış veya öldürülmüş formlarını, parçalarını veya bunların ürettiği toksinleri içeren bir çözelti veya süspansiyondur. Aşıların amacı, kişinin enfeksiyonla karşılaştığında bağışıklık sistemini uyararak enfeksiyona karşı savaşmasını sağlamaktır.
Aşılar, dünyanın en etkili hastalık önleme araçlarından biridir. Genellikle cocukluk döneminde verilir, ancak bazıları yetişkinler için de önerilir. Aşılar ayrıca, enfeksiyonların yayılmasını kontrol altında tutmak için toplum düzeyinde de kullanılır.
- Bir enfeksiyonla karşılaşıldığında bağışıklık sistemini uyarmak,
- Hastalığın ağır seyretmesine engel olmak,
- Enfeksiyonun yayılmasını kontrol altında tutmak,
- Bireysel ve toplum sağlığı korumak,
Aşıların temel amacı budur.
Aşı Geçmişi
Aşılar, insanlık tarihinin en önemli tıbbi gelişmelerinden biridir. Bugün birçok hastalığı tedavi etmek için kullanılan aşılar, eskiden ölümcül olabilecek hastalıkların önüne geçmek için kullanılırdı. İlk aşılar, 1796 yılında İngiliz doktor Edward Jenner tarafından çiçek hastalığına karşı keşfedildi. Jenner, bir çiftlikte çalışan bir çocuğun, inek çiçeği hastalığına yakalanmasından sonra çiçek hastalığına karşı bağışıklık kazandığına dikkat çekti. Bu keşifle birlikte, modern aşıların temeli atılmış oldu.
19. yüzyılda aşılar, tüm dünyada yaygınlaştı. Çiçek hastalığı, verem, tifo, tetanoz gibi birçok hastalık için aşılar geliştirildi. İlk aşılama yöntemi, canlı bir virüs ya da bakteri içeren bir aşıyla bir kişinin bağışıklık sisteminin uyarılmasıydı. Ancak, bu yöntem birçok risk taşıyordu. Bu nedenle, ölü aşılar geliştirildi. Ölü aşılar, canlı olmayan virüs ya da bakteri içeren aşılardır ve canlı aşılara göre daha güvenlidir.
20. yüzyılda aşı teknolojisi hızla gelişti ve birçok hastalık için aşılar geliştirildi. Dünya Sağlık Örgütü, 1974 yılında geniş kapsamlı bir aşılama programı başlattı ve özellikle çocukların ölüm oranlarında düşüşler yaşandı. Bugün, dünya genelinde aşı programları aracılığıyla birçok hastalık büyük ölçüde kontrol altına alınmıştır.
Son dönemlerde ise, dünyayı kasıp kavuran COVID-19 pandemisi nedeniyle aşılar yeniden önem kazandı. COVID-19 aşıları, kısa sürede geliştirilerek dünya genelinde uygulanmaya başlandı. Bu aşılar, özellikle toplumun sağlığı için oldukça önemlidir ve devam eden çalışmalarla birlikte aşı teknolojisi daha da geliştirilebilir.
Eski Çağlardan 18. Yüzyıla Kadar
Eski çağlardan beri insanlar hastalıklara karşı korunmak için çeşitli yöntemler denemişlerdir. Antik dönemlerde insanlar, salgın hastalıkların nedenlerini anlamak için çeşitli ritüeller ve dualar yapmışlardır. Ayrıca, bitkilerden elde edilen ilaçlar kullanılarak hastalıkların önüne geçilmeye çalışılmıştır.
18. yüzyılda, İngiliz doktor Edward Jenner, inek hastalığına yakalanmış birisinin, hastalığın daha önce geçirmiş birinin elinde oluşan bir kabuklanmadan yapılan aşı ile korunabileceğini fark etti. Bu aşı, kızamık, çiçek gibi hastalıkların önüne geçmek için kullanılmaya başlandı.
Geleneksel yöntemler ise, hastalıklardan korunmak için özellikle doğal yollarla sağlanmıştı. Hastalıkların önüne geçmek için bitkilerden çay yapılarak ya da tıbbi bitkiler kullanılarak tedavi edilmeye çalışılırdı. Ancak, modern tıpın gelişmesiyle birlikte aşılar daha da geliştirildi ve insan sağlığı açısından önemli bir yere sahip oldu.
- Eski çağlarda hastalıklardan korunmak için ritüeller, dualar ve bitkiler kullanılırdı.
- 18. yüzyılda Edward Jenner, ilk başarılı aşıları geliştirdi.
- Geleneksel yöntemler doğal yollarla tedavi edilmeye çalışılırdı.
18. Yüzyıldan Günümüze Kadar
18. yüzyıldan günümüze kadar olan süreçte, aşıların gelişimi çok büyük bir hız kazanmıştır. Bu süreçte, aşıların tesiri ve etkisi ile ilgili çalışmalar yoğunlaştırılmış ve aşılar daha etkin hale getirilmiştir. Örneğin, 1796 yılında Edward Jenner, ineklerden elde edilen cowpox virüsünün insanlarda etkili olduğunu keşfetmiştir. Bu keşif, modern aşı geliştirme sürecinin başında çok önemli bir adımdı.
Bununla birlikte, zamanla aşıların gelişimi daha da hız kazandı. 19. yüzyılın ortalarında, çiçek hastalığına karşı ilk aşı geliştirildi. Bu aşı, günümüzde hastalığın tamamen ortadan kalkmasına yardımcı olmuştur. Ayrıca, 20. yüzyılın başlarında, difteri, boğmaca ve tetanos gibi hastalıklara karşı aşılar da geliştirilmiştir.
Günümüzde, bu hastalıklara karşı geliştirilen aşılar, milyonlarca yaşamı kurtarmıştır. Ayrıca, modern teknolojinin de yardımıyla, yeni aşılar daha hızlı ve etkili bir şekilde geliştirilmekte ve insanların hayat kalitesini artırmaktadır. Örneğin, HPV aşısı gibi yeni ve etkili aşılar, kanser ve diğer ciddi hastalıkların önlenmesinde büyük bir rol oynamaktadır.
Bununla birlikte, aşıların geliştirilmesi ve kullanımı hala tartışmalı bir konu olmaya devam etmektedir. Bazı insanlar aşıların yan etkileri konusunda endişeli olsa da, aşıların sağlık açısından önemi her geçen gün daha da açık hale gelmektedir. Aşılama, hem birey hem de toplum sağlığı için son derece önemlidir.
Sonuç olarak, modern aşıların gelişimi, insanlık tarihi boyunca sağlık alanındaki en büyük başarı hikayelerinden biridir. Aşılar sayesinde, birçok hastalık kontrol altına alınmış ve hayat kalitesi arttırılmıştır. Aşının güvenliği konusundaki endişeler, aşılama sürecinin devamlılığı için daha iyi kontrollerin yapılmasını gerektirir, ancak bu, aşıların değerini azaltmamaktadır.
Aşılama Çeşitleri
Aşılama, insanları enfeksiyonlardan korumak için kullanılan bir yöntemdir. Farklı aşılama teknikleri ve yöntemleri vardır.
1. Canlı Aşılar: Bu aşılar, enfeksiyöz mikroorganizmaların zayıflatılmış veya değiştirilmiş versiyonlarını içerir. Canlı aşılar, enfeksiyonun semptomlarına neden olmadan bağışıklık sistemini uyarmak için kullanılır. Bu aşılar genellikle daha uzun süreli bir bağışıklık sağlamaktadır. Bununla birlikte, canlı aşıların bazı riskleri vardır. Hasta bağışıklık sistemi baskılanmışsa veya ağırlaştırıcı bir hastalığı varsa kullanılmamalıdır.
2. Ölü Aşılar: Bu aşılar, öldürülmüş mikroorganizma hücrelerini veya sadece parçalarını içerir. Bu aşılar enfeksiyonun neden olduğu hastalık semptomlarını oluşturmazlar ve genellikle daha güvenli kabul edilirler. Ancak, ölü aşılar, daha az etkili bir bağışıklık yanıtı sağlayabilirler ve çoğu zaman daha düzenli bir yenileme süreci gerektirirler.
3. DNA Aşıları: Bu aşılar, hedeflenen virüsün DNA'sının insan hücrelerine aktarılabilen genetik materyalini içerir. Bu, insan hücrelerinin aşıyla kodlanmış proteinler oluşturmasına ve bağışıklık sistemini uyardığına yol açar. Bu aşıların avantajı, aşı üretim sürecinin hızlı olmasıdır. Bununla birlikte, DNA aşılarının güvenliği konusunda henüz yeterli veri yoktur.
4. mRNA Aşıları: Bu aşılar, hedeflenen virüsün mRNA'sının insan hücrelerine aktarılabilen genetik materyalini içerir. mRNA, insan hücrelerinin aşıyla kodlanmış proteinleri üretmesine ve bağışıklık sistemi tarafından tanınmasına neden olur. Daha önce piyasaya sürülmüş aşıların aksine, mRNA aşıları vücuda herhangi bir canlı virüs yerleştirmez. mRNA aşıları, hızlı bir üretim sürecine sahiptir ve COVID-19 tedavisinde kullanılıyordu.
Sonuç olarak, aşılama teknikleri uzun bir yola evrilmiştir ve farklı aşı türleri ile insanları enfeksiyonlardan koruyabilmekteyiz. Ancak, henüz tüm aşılamanın riskleri bilinmemektedir ve potansiyel bir yan etki durumunda doktorunuza danışmanız önemlidir.
Canlı Aşılar
Canlı aşılar, hastalığa sebep olan bakteri ya da virüsün henüz zayıflamış bir formudur. Bu zayıflatılmış halleri, canlı aşıların vücudumuzdaki doğal savunma mekanizmasını harekete geçirerek antikorların üretilmesine neden olur. Canlı aşı, hastalığın ilerlemesini önlüyor ve en yaygın kullanılan aşı tipidir.
Canlı aşıların kullanım alanları, özellikle bebeklerde ve çocuklarda koruyucu aşı olarak sıklıkla tercih edilir. Kızamık, kabakulak, suçiçeği, çocuk felci, sarı humma, tifo ve verem gibi birçok hastalıkta canlı aşılar kullanılır. Canlı aşılar, uzun süreli koruma sağladığı gibi, aşılamadan sonra hastalık olma ihtimalini de oldukça düşüktür.
| Canlı Aşıların Avantajları | Canlı Aşıların Dezavantajları |
|---|---|
|
|
Canlı aşıların, bazı kişilerde ağır enfeksiyonlara neden olabilmesi ve hamilelerde, bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde kullanımının sakıncalı olması gibi dezavantajları da bulunur. Bu nedenle, canlı aşı kullanmadan önce doktorunuza danışmanız önerilir.
Ölü Aşılar
Ölü aşılar, hastalık yapıcı etkenin öldürüldüğü ve vücuda enjekte edildiğinde bağışıklık sisteminin hastalığa karşı mücadele etmesini sağlayan tipte aşılardır. Bu aşılar, genellikle bakteriyel hastalıklara karşı kullanılır. Ölü aşılar, canlı aşılara göre daha az riskli olup, güvenli bir aşı yöntemi olarak kabul edilir.
Ölü aşılar, öldürülmüş hastalık yapıcı virüslerin veya bakterilerin vücuda enjekte edilmesiyle hazırlanır. Vücut, öldürülmüş hastalık etkenleri ile karşılaştığında, hastalık yapıcı etkenleri tanır ve bağışıklık sistemini harekete geçirir. Bu sayede, olası bir enfeksiyona karşı hazırlıklı hale gelir ve hastalık yapıcı etkenlere karşı savunma mekanizması geliştirir.
Ölü aşıların etkisi, canlı aşılara göre daha azdır ve bazı durumlarda, aşının etkisi belirli bir süre sonra azalabilir. Bu nedenle, ölü aşılarda genellikle birkaç doz tekrar uygulanır. Ölü aşılar, genellikle zatürre, tetanos, hepatit A ve B, çocuk felci gibi hastalıklara karşı kullanılır.
Bu aşıların kullanımı, canlı aşılara göre daha az riskli olması nedeniyle bazı özel durumlarda tercih edilir. Özellikle hamileler, bağışıklık sistemleri zayıf olanlar veya yaşlıların, ölü aşılar ile daha güvenli bir şekilde korunmaları mümkündür. Ölü aşıların kullanımı, herhangi bir yan etki görülme olasılığı düşük olmakla birlikte, işlem sonrası hastada hafif yan etkiler (ateş, kızarıklık, halsizlik vb.) görülebilir.
Ölü aşılar, bağışıklık sisteminin hastalığa karşı mücadelesini ve savunma mekanizmasını oluşturmasında etkili olup, güvenli bir aşı yöntemi olarak kabul edilir. Özellikle, bağışıklık sistemi zayıf olan veya hamile olanların bu aşı yöntemi ile korunması daha güvenlidir.
Aşı Güvenliği
Aşılama işlemi, insanların bağışıklık sistemlerini güçlendirmek için yararlanılan bir yöntemdir. Aşılar, enfeksiyon hastalıklarının etkenlerine karşı insan vücudunun önleyici yollarla hazırlanmasını amaçlarlar. Ancak aşı uygulamaları sonrası bazı yan etkiler görülebilir.
Aşıların kalite kontrolü ve izlenmesi oldukça önemlidir. Bu amaçla uluslararası birçok kuruluş aşıların güvenliğini test etmektedir.
| Organizasyon | Görevi |
|---|---|
| Dünya Sağlık Örgütü | Aşıların kalitesini belirlemek ve izlemek |
| Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi | Aşıların etkilerini izlemek ve yan etkileri takip etmek |
Aşı uygulamaları sonrasında nadiren de olsa yan etkiler görülebilir. Bu yan etkiler, genellikle hafiftir ve birkaç gün içinde kendiliğinden geçer. Bununla birlikte, bazı durumlarda ciddi yan etkiler de görülebilir.
- Alerjik reaksiyonlar
- Ateş
- Baş ağrısı
- Kas ağrıları
- Bulantı
Bununla birlikte aşıların tıbbi faydaları, yan etkilerinin oluşma riskinden çok daha fazladır. Bu nedenle aşıların uygulanması önerilir. Uzmanlar tarafından önerilen aşı takvimlerine uyulması, bireylerin hastalıklara karşı korunması açısından oldukça önemlidir.
Kontrol ve İzleme
Aşıların güvenliği ve etkinliği için kalite kontrolü ve izleme süreçleri çok önemlidir. Aşılar, öncelikle laboratuvar ortamında üretilir ve her aşama, kalite kontrol testlerinden geçirilir. Bu testler, aşının kalitesinin ve standartlarının korunmasını sağlar.
Aşı üretimi sürecinde takip edilen standartlar, aşının güvenliğini ve kalitesini sağlar. Aşıların üretildiği laboratuvarlar, genellikle sıkı kontrollerden geçer ve aşılama yapılacak kişilere uygulanan aşıların her biri, belirli kalite standartlarına uymalıdır.
- Bu kalite kontrol aşamaları arasında, aşının kimyasal bileşimi, saf hali, bileşenleri ve saflık oranı kontrol edilir.
- Ayrıca, aşının stoklanması, nakliyesi, saklanması, hasta örnekleri üzerindeki testleri gibi daha birçok aşama, kalite kontrol denetiminden geçer.
- Üretim sürecinde yaşanan herhangi bir hata, tüm aşının atılmasına neden olabilir.
Aşıların izlenmesi aşaması da son derece önemlidir. Aşıların izlenmesi, yan etkilerin takibi, geliştirilme sürecindeki ilerlemelerin izlenmesi ve aşılama programlarının etkililiği için hayati bir rol oynar.
Aşıların izlenmesi, genellikle hükümetler ve uluslararası sağlık örgütleri tarafından yürütülür. Bu izleme çalışmaları, aşılama yapılan bireylerin kayıt altına alınmasını içerir. Yan etki raporları, aşıların toplu analizi ve detaylı incelenmesi de izleme süreci kapsamındadır.
Sonuç olarak, aşıların kalite kontrolü ve izlenmesi aşamaları, aşılama programlarının başarısını ve insan sağlığı için güvenli olmalarını sağlar. Bu süreçler, aşıların güvenliğinin garanti altına alınması için hayati önem taşır.
Yan Etkiler
Aşılama işlemi genellikle iyi bir sonuç verse de, aşının bazı yan etkileri ve riskleri de olabilir. Bu yan etkiler ve riskler, kişinin sağlık durumuna, aşı türüne ve vücudun tepkisine bağlı olarak değişebilir.
Bazı aşıların en yaygın yan etkileri arasında hafif kızarıklık, şişlik veya ağrı yer alırken bazıları baş ağrısı, ateş, halsizlik, kas ağrısı, mide bulantısı ve eklem ağrısı gibi hafif semptomları da içerebilir. Bu semptomlar genellikle 1-2 gün içinde kaybolur ve ciddi bir soruna neden olmaz.
Ancak, bazı insanlar aşıya karşı ciddi alerjik reaksiyonlar gösterebilir ve bunlar hayatı tehdit eden durumlara neden olabilir. Bu durumlar genellikle oldukça nadir olsa da, aşı küçük bir azınlıkta ciddi yan etkilere neden olabilir.
Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İftihar Köksal, aşıların tüm dünyada kullanılan ilaçlar içinde en az yan etkiye sahip olanları olduğunu söylüyor. Köksal, “Aşıların yan etki oranı son derece düşüktür ve aşıya bağlı ölüm vakası oldukça nadirdir” diyor.
İstatistiksel olarak, aşıların nadir yan etkileri, aşının sağladığı korunmanın risklerine oranla daha azdır. Öte yandan, aşıların yan etkileri genellikle önlenemez olsa da, aşıların güvenliği için özenli bir kalite kontrolü yapılması gerekmektedir.
Sonuç olarak, aşılamanın yapıldığı durumlar göz önüne alınarak, aşının yan etkilerinin yüksek riskleri yoktur. Ancak, herhangi bir şüphe halinde, kişilerin aşı uygulayan hekimlerine danışmaları önemlidir.
COVID-19 Aşıları
COVID-19, tüm dünyayı etkisi altına aldığından beri aşı geliştirme çalışmaları hız kazanmıştır. COVID-19 aşısı, Çin, Rusya, ABD ve Birleşik Krallık gibi birçok ülkede geliştirilmiştir ve aşılamaya başlanmıştır. COVID-19 aşısı, insanların daha az enfekte olmasına ve COVID-19'a karşı bağışıklık kazanmasına yardımcı olur.
COVID-19 aşısı geliştirme süreci oldukça uzun bir süreçtir. Aşının, insanların sağlığına zararlı olmaması için birçok testten geçmesi gerekmektedir. Bu testler farklı aşamalardan geçer ve aşının etkililiği, yan etkileri ve güvenliği konusunda veriler sağlar. Aşı çalışmaları, hızlandırılmış yöntemlerle yürütülmüş ve aşı geliştirme süreci normalden daha kısa sürmüştür.
Dünya genelindeki COVID-19 pandemisi, aşıların daha hızlı ve yaygın bir şekilde kullanılması gerektiğini göstermiştir. COVID-19 aşıları, insanların önemli bir kısmını enfeksiyondan korur ve bağışıklık kazandırmaya yardımcı olur. Aşılar, özellikle sağlık çalışanları, yaşlılar ve kronik hastalığı olan kişiler gibi risk altındaki grupların korunması için önemlidir.
COVID-19 aşısı, farklı türleri ve markaları ile birçok ülkede kullanılmaya başlanmıştır. Aşıların farklı özellikleri bulunur ve kişinin sağlık durumuna, yaşı, cinsiyeti vb. faktörlere göre farklı aşılar önerilebilir. Aşıların etkililiği, yan etkileri ve güvenliği hakkında daha fazla bilgi edinmek için sağlık uzmanlarına danışılması önerilir.
Sonuç olarak, COVID-19 aşısı, insanların enfeksiyondan korunması ve bağışıklık kazanması için önemlidir. Aşıların farklı özellikleri ve kullanımları vardır ve herkesin sağlık durumuna göre doğru aşı seçeneğini seçmesi gerekmektedir. COVID-19 aşısı, pandemiyle mücadelede önemli bir araçtır ve aşılama kampanyaları dünya genelinde devam etmektedir.
Aşı Çalışmaları
COVID-19 pandemisi dünya genelinde yayılmaya başladığından beri, aşı geliştirme çalışmaları hız kazanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere birçok sağlık kuruluşu ve ilaç firması, COVID-19 aşısı için araştırmalar yürütmekte ve klinik denemeler yapmaktadır.
Aşı geliştirme süreci, öncelikle virüsün genetik kodunun analiz edilmesiyle başlar. Daha sonra, bu kodun bir parçası olan proteinlerin üretimi gerçekleştirilir. Proteinler daha sonra bir aşı adayı olarak kullanılır ve insanlar üzerinde klinik denemeler yapılır. Klinik denemeler üç farklı aşamadan oluşur ve her aşama farklı sayıda insanda gerçekleştirilir. Bu aşamalar sonunda aşının güvenliği ve etkililiği değerlendirilir.
COVID-19 aşısı için yürütülen araştırmalar sonucunda birkaç farklı aşı adayı geliştirilmiştir. Bu aşılardan biri olan Pfizer-BioNTech aşısı, onaylanan ilk COVID-19 aşısıdır ve birçok ülke tarafından kullanılmaktadır. Moderna, AstraZeneca, Sinovac ve Sinopharm gibi diğer ilaç firmaları da kendi COVID-19 aşı adaylarını geliştirmişlerdir. Ayrıca, Çin, Rusya ve Hindistan gibi ülkeler de kendi COVID-19 aşısı geliştirme çalışmalarına devam etmektedir.
COVID-19 aşı geliştirme süreci oldukça hızlı olmasına rağmen, aşıların halka sunulmadan önce güvenliği ve etkililiği hassas bir şekilde incelenmektedir. Bu nedenle, aşı geliştirme süreci oldukça önemli bir çalışma alanıdır ve gelecekteki salgınlarla mücadelede büyük bir rol oynayacaktır.
Aşıların Kullanımı
COVID-19'a karşı geliştirilen aşılar, dünya genelinde kullanılmaya başlanmıştır. Bu aşılar, enfeksiyon riskini azaltmak ve ciddi hastalık veya ölüm riskini önlemek için kullanılmaktadır. Bu aşılar, toplumda bağışıklık kazandırmak için yaygın olarak kullanılmaktadır. Aşıların kullanımı, pandeminin kontrol altına alınmasında önemli bir rol oynamaktadır.
Aşıların kullanımı, sağlık çalışanları, yaşlılar, kronik hastalığı olanlar ve diğer risk altındaki bireylerin öncelikli olarak aşılanması ile başlamıştır. Günümüzde ise dünya genelinde aşılama tüm nüfusa yayılmıştır ve birçok ülke, belirli bir aşılamaya ulaşmayı hedeflemektedir.
Aşıların kullanımının faydaları, enfeksiyonun yayılmasının engellenmesi, hastalık ve ölüm riskinin azaltılması ve normal hayata dönüş için toplum bağışıklığının kazanılmasıdır. Aşılar, COVID-19'un etkilerinin azaltılmasına yardımcı olmakta ve salgınla mücadeleye katkı sağlamaktadır. Aşılamanın yaygınlaşması ile birlikte, bazı ülkelerde vakaların sayısı düşmüş ve toplumsal hareketliliğin artması sağlanmıştır.
Aşıların kullanımı, etkili ve güvenli bir şekilde devam etmektedir. Ancak, aşıların herhangi bir yan etkisi olduğunda, bu durum hızlı bir şekilde rapor edilir ve aşı programının güvenliği için gereken tedbirler alınır. Aşılama ve COVID-19 ile mücadele, toplum sağlığı için hayati önem taşımaktadır.