Kolonizasyonun Ekonomik ve Sosyal Hikayeleri, tarihin en önemli olaylarından biridir. Bu kitap, kolonizasyonun ekonomik ve sosyal etkilerini inceleyerek geçmişte yaşananları anlamamızı sağlıyor. Okuyarak tarihteki bu önemli olayın detaylarını keşfedin.

Kolonizasyon, tarihte büyük bir yere sahiptir ve ekonomik, sosyal ve siyasal sonuçları günümüze kadar devam etmektedir. Bu makalede, kolonizasyonun nedenleri, ekonomik etkileri, toplumsal etkileri, siyasal etkileri ve küresel sonuçları incelenecektir.

Kolonizasyonun en önemli nedenleri arasında doğal kaynakların elde edilmesi, toprak genişletme politikaları ve ticari genişleme yer almaktadır. Avrupa ülkeleri, sömürge bölgelerindeki yerli halkların yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürerek büyük bir ekonomik güç elde etmişlerdir.

Bunun yanı sıra, Avrupa ülkeleri, sömürge bölgelerinde yer alan insan kaynaklarını da sömürmüşlerdir. Kölelik ve işçi sömürüsü, kolonizasyonun en büyük ekonomik sonuçlarından biridir. Kolonileştirilen ülkelerde, yerli üretimlerin engellenmesi sonucu, ülkeler, sömürgecilere bağımlı hale gelmişlerdir.

• Kolonizasyonun ekonomik etkileri
• Ticaret ve üretim
• Kölelik ve işçi sömürüsü
• Ekonomik bağımlılık

Bu süreçte, yerli dillerin ve kültürlerin yozlaştırılması, yerli halkların toplumsal hayatları üzerinde derin bir etkiye neden olmuştur. Ayrıca, dini misyonerlik amacıyla yapılan kolonizasyonlar, yerli halkların kültürlerinin ve toplumsal yapısının dağılmasına neden olmuştur.

• Kolonizasyonun toplumsal etkileri
• Amacı dini misyonerlik olan kolonizasyonlar
• Kültürel ve dil yozlaşması

Kolonizasyonun siyasal sonuçları da oldukça önemlidir. Avrupa ülkeleri, sömürgelerde siyasi bir hiyerarşi kurmuşlardır. Bu süreçte, yerli halkların siyasi hakları yok sayılmıştır. Bu süreç, devletlerarası ilişkilerde de dengesizliğe neden olmuştur.

• Kolonizasyonun siyasal etkileri
• Avrupa'nın sömürge imparatorluğu
• Devletlerarası ilişkiler

En son olarak, kolonizasyonun küresel sonuçları incelenebilir. Küresel ticarette eşitsizliklerin sürmesinde kolonizasyonun büyük bir etkisi vardır. Kolonileştirilen ülkelerin bağımsızlık mücadelelerine ve bugünkü siyasi yapılarına da değinilebilir.

• Kolonizasyonun küresel sonuçları
• Uluslararası ticaret ve küresel eşitsizlikler
• Kolonileştirilen ülkelerin demokratikleşmesi ve özgürleşmesi

Genel olarak, kolonizasyon, tarihte insanlık için acımasız bir süreç olarak kalmıştır. Günümüzde ise, kolonizasyonun ekonomik, sosyal ve siyasal sonuçları hala varlığını sürdürmektedir.

Kolonizasyonun Nedenleri

Kolonizasyon, tarihin farklı dönemlerinde birçok ülke tarafından yapılmış bir olgudur. Bu sürecin arkasındaki nedenler çeşitlilik gösterse de, genellikle ekonomik, siyasi ve sosyal amaçlar taşıdığı bilinmektedir.

İlk olarak, Avrupa devletleri sömürgeler kurarak kendi ülkelerinin ekonomik durumlarını güçlendirmek istiyorlardı. Bu süreçte, kolonilerden elde edilen hammadde ve ürünler sömürülerek zenginliklerini artırdılar. Bunun sonucunda, yerli üretimlerin engellenmesi ve sömürülen ülkelerin ürünleri Avrupa’da daha ucuza satıldı.

Bunun yanı sıra, Avrupa devletleri ayrıca yeni pazarlar oluşturarak ekonomik hegemonyalarını sürdürmek istiyorlardı. Bu süreçte, koloniler hem ürünlerinin ticareti hem de mali destek konusunda kullanıldı. Ayrıca, kolonilerde kullanılan işgücü de sömürülmüş ve köleleştirilmiştir.

Başka bir neden de siyasi güç kazanmak isteyen devletlerin başka ülkeleri kolonileştirmesi oldu. Bu süreçte, koloniler birer askeri üs olarak kullanıldı ve bu sayede siyasi kontrol sağlandı.

Bu nedenlerin yanı sıra, dini ve kültürel amaçlar da kolonizasyonun arkasındaki nedenler arasındaydı. Özellikle, Hristiyanlık' ın yayılması için dini misyonerlik amacıyla yapılan kolonizasyonlar söz konusudur.

Özetle, kolonizasyonun nedenleri çeşitlilik gösterse de, genellikle ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel faktörler etkili oldu. Bu nedenlerin yanı sıra, teknolojik ilerlemeler, keşifler ve coğrafi keşifler de kolonizasyon sürecini hızlandırdı.

Kolonizasyonun Ekonomik Etkileri

Kolonizasyonun ekonomik etkileri, özellikle Avrupa devletlerinin kolonileştirdiği bölgeler ve ülkeler için oldukça negatif sonuçlar doğurmuştur. Avrupa, söz konusu ülkeleri sömürerek hammadde ve ürünlerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanmıştır.

Bu sömürü yöntemleri arasında özellikle ticaret ve üretim konuları ön plana çıkmaktadır. Kolonileştirilen ülkelerin yerli ürünleri ve üretimleri engellenerek, Avrupa ülkeleri buradan aldıkları hammaddeleri kendi sanayilerinde işleyerek büyük kazançlar elde etmişlerdir. Bu durum, kolonileştirilen ülkelerin ekonomik gelişimine engel olmuştur.

Bunun yanı sıra, kölelik ve işçi sömürüsü de kolonileştirilen ülkelerin ekonomik sonuçlarını olumsuz yönde etkileyen diğer bir faktördür. Yerli halklar, çalışma koşulları ve ücretleri açısından sömürülmüş, hatta köleleştirilmiştir. Bu durum, yerli halkların sosyo-ekonomik açıdan geri kalmalarına neden olmuştur.

Kolonileştirilen ülkelerin ekonomik bağımlılığı da sömürü yöntemlerinden biridir. Bu ülkeler, bağımsızlıklarını kazandıktan sonra bile ekonomik olarak eski sömürücülerine bağımlı kalmışlardır. Bu durumun sonucunda ekonomileri zayıflamış, dış borçlarla boğuşmuşlar ve sonuçta gelişememişlerdir.

Özetle, Avrupa'nın kolonizasyon politikaları ekonomik açıdan sömürüye dayalıdır. Bu durum, kolonileştirilen ülkelerin ekonomik gelişiminde büyük bir engel oluşturmuştur. Bugün bile bu etkiler hissedilmekte ve küresel bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ticaret ve Üretim

Kolonizasyonun ticari ve üretim alanında yarattığı etkiler oldukça büyük olmuştur. Kolonileştirilen ülkelerde, yerli üretimler belirli bir seviyede tutularak, yerine kolonicilerin kendilerince belirledikleri üretimler yapılmıştır. Böylece, sömürgeciler kendi ülkelerinde pahalıya mal olan hammaddeleri sömürge ülkelerden ucuza temin etmişlerdir. Bu şekilde, oluşan büyük bir kârın bir kısmı da yerli halkların yerine kolonileştiricilerin cebine girmiştir.

Bunun yanında, kolonicilerin önceden belirlediği fiyatlar üzerinden hammadde ve ürünler satın almalarına izin verilmiştir. Yerli halkların kendilerine ait olan tarım arazileri ellerinden alınarak, kolonilerin ihtiyacı olan ürünlerin üretimi için kullanılmıştır. Böylece, koloniciler hem yerli üretimleri engellemiş hem de koloni halklarını kendi üretimleri için çalıştırmışlardır.

Bu dönemde, ticaret yapılan ürünlerin kalitesi de düşürülmüş, hammaddeler düşük fiyata alınıp, kendi ülkelerinde daha pahalıya satılmıştır. Ticaretin yanı sıra üretim dolayısıyla da sömürülmüş ülkeler. İşletmelerin büyük kısmı, sömürgeciler tarafından işletilmekte olup, burada çalışan işçiler de düşük ücretlere maruz kalmaktadır.

Kölelik ve İşçi Sömürüsü

Kolonileştirmenin en çarpıcı özelliklerinden biri, kolonilerde kullanılan işgücü sistemiydi. Avrupalılar, yerli halkı avlamaktan ve köle olarak satmaktan tutun da, Afrika’dan köle ithal etmeye kadar bir dizi yöntem kullanarak işgücü ihtiyaçlarını karşılıyorlardı. Kölelik sistemi, özellikle Amerika kıtasındaki kolonilerde yoğun olarak kullanılıyordu.

Köle müessesesinin, sermayenin çoğalması ve üretimin artması için gerekli olduğu düşünülüyor ama gerçek böyle miydi? Bu sorunun cevabı koşullara ve üretim biçimine göre değişir. Örneğin Amerika’da pamuk tarlalarında kullanılan köleler, üretime katkı sağlasalar bile, ekonomik açıdan sürdürülebilir değildiler. 19. yüzyılın ikinci yarısında kölelik sistemine son verildi ve sanayileşme süreciyle birlikte, işçi sınıfı oluştu.

Kolonileştirilen ülkelerdeki işçi sınıfı ise, kölelerden farklı olarak üretime katkıları değerlendirilmedi ve işçiler, düşük ücretlerle çalıştırılarak sömürülmeye devam edildi. Bu dönemde sömürülen işçilerin en ağır koşullar altında çalıştırıldığı sektör ise madenlerdi.

Kölelik sistemi ve işçi sömürüsü, kolonileştirilen ülkelerin ekonomik yapısında önemli bir yere sahipti. Bu sistemler, Avrupa ülkelerinin kolonilerden elde ettikleri karın artmasını sağlarken, yerli halkların fakirlik ve yoksulluk sarmalına girmelerine neden oldu. Günümüzde de sömürülen işçilerin varlığı, dünya nüfusunun önemli bir kesimini etkilemektedir ve kölelik geçmişi hala devam eden bazı ülkelerde görülebilmektedir.

Ekonomik Bağımlılık

Kolonizasyonun ekonomik etkileri arasında en önemlilerinden biri, sömürgeleştirilen ülkelerin bağımsızlık mücadelesi sonrasında bile eski sömürücülerine ekonomik bağımlılığının devam etmesidir. Bu durum, kolonizasyon sonrası sömürgeleştirilen ülkelerin ekonomik olarak geri kalmalarına ve gelişememelerine neden olmuştur.

Kolonizasyonun başlangıcında, Avrupa ülkeleri kolonileştirdikleri ülkelerden kaynakları elde etmek için sömürücü politikalar uygulamışlardır. Ancak, bu ülkelerin bağımsızlık mücadeleleri sonrasında bile, ekonomik olarak eski sömürücülerine bağımlı kaldıkları görülmüştür. Özellikle, devletler arasındaki ticari ilişkilerde sömürgeleştirilen ülkeler, eski sömürücülerine karşı ekonomik olarak zayıf durumdadır.

Bunun en önemli sebebi, kolonizasyon döneminde Avrupa ülkelerinin sömürgeleştikleri ülkelerin yerli üretimlerini kısıtlayarak, kendilerine bağımlı hale getirmeleridir. Bu noktada, sömürgeleştirilen ülkeler kendi hammaddelerini ve ürünlerini üretemez hale gelerek, eski sömürücülerinden bu malzemeleri satın almak zorunda kalmışlardır. Böylelikle, ekonomik olarak eski sömürücülerine bağımlı hale gelmişlerdir.

Bu durum, sömürgeleştirilen ülkelerin ekonomik olarak gelişememelerine neden olmuş ve bugün bile bu ülkeler eski sömürücülerine bağımlı kalmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin eski sömürücü ülkelerle olan ticari ilişkileri bu bağlamda ele alındığında, sömürgeleştirilen ülkelerin hala eski sömürücülerine bağımlı hale geldikleri görülmektedir.

Toplumsal Etkiler

Kolonizasyonun etkileri sadece ekonomik değil, toplumsal açıdan da büyük etkilere sahip oldu. Kolonileştirilen ülkelerde, yerel sosyal yapıların değişmesi kaçınılmaz oldu. Avrupa kültürü ve yaşam tarzı, yerli halkların yaşam tarzlarına karıştı. Bu durum, yerli halkların toplumsal hayatlarında büyük etkiler yaratmıştır.

Yerli halkların gelenekleri, dilleri, dinleri ve kültürleri kolonizasyon sürecinde ortadan kalktı veya değişime uğradı. Bu durum, yerli halkların kimliklerinin değişmesine neden oldu. Ayrıca, yerli halkların toplumsal hiyerarşileri de kolonileştirici güçlerin standartlarına uyarlandı. Bu da yerli halkların yerlerinde yabancıların olması veya toplumsal yapıların eski işlevlerini kaybetmesine neden oldu.

Ayrıca, birçok kolonileştirilen ülkede, yerli halklar kullanılmayan bir işgücü haline geldi. Bu sayede, kolonileştirici güçler daha ucuz işgücüne sahip olurken, yerli halklar sefalete düştü. Kölelik sistemi de toplumsal yapıları etkiledi. Köleler, toplumun en altında yer alan bir grup haline geldi ve hiçbir şekilde yükselmelerine izin verilmedi.

Tüm bu etkiler, bugün hala hissedilmektedir. Kolonizasyon sürecinde kaybedilen yerli halk kimlikleri, kültürleri ve dilleri hakkında koruma çalışmaları hala devam etmektedir. Ayrıca, kolonizasyon sürecinde yerli halkların maruz kaldığı toplumsal büyük erozyon, bu ülkelerin sosyal yapıları üzerinde bugün hala etkiler yaratmaktadır.

Amacı Dini Misyonerlik Olan Kolonizasyonlar

Dini misyonerlik amacıyla yapılan kolonizasyonlar, Avrupa'nın farklı dinlere sahip topluluklarına Hristiyanlığı yaymak için gerçekleştirilmiştir. Bu tür kolonizasyonlar, yerli halklar tarafından farklı şekillerde algılanmıştır. Bazı yerli halklar, bu kolonizasyonlar sayesinde önceki dini inançlarından kurtulduklarını ve yeni bir dinin getirdiği umutla yaşamaya devam ettiklerini düşünmüşlerdir. Ancak diğer yerli halklar, dini misyonerlik amacıyla gelen kolonicilerin, kendi kültürlerini yok etmek istediği ve yaşam biçimlerini değiştirmeye çalıştığı şeklinde algılamışlardır.

Bu tür kolonizasyonların toplumsal sonuçları genellikle negatif olmuştur. Yerli halkların kendi kültür ve dil yapıları, yerine Hristiyan inançları ve Avrupa kültürü dayatılmıştır. Bu durum, yerli kültürün yozlaşmasına ve kültürel çeşitliliğin azalmasına neden olmuştur. Ayrıca, bu süreçlerin kaçınılmaz sonucu olarak, yerli halkların toplumsal statüsü ve güçleri de azalmıştır.

Kültürel ve Dil Yozlaşması

Kolonizasyon sürecinde en çok etkilenenlerden biri, yerli diller ve kültürler olmuştur. Koloniciler, kendi kültür ve dillerini dayatmak için yoğun bir çaba göstermişlerdir. Yerli halkların kültürleri, gelenekleri ve değerleri, koloniciler tarafından "ilkel" ve "vahşi" olarak nitelendirilmiş ve bu değerlerin yerine, Batı kültürü dayatılmıştır.

Bu süreçte okullar, kiliseler ve diğer kurumlar aracılığıyla yerli halklara batı kültürü dayatılmıştır. Avrupalı koloniciler için yerel diller öğrenmek gerekli bir adım değildi ve bu nedenle, yerel dillerin nesiller boyunca kullanımı engellenerek, Batı dillerinin yerine geçirilmiştir. Bu nedenle birçok yerli dil neredeyse tarih olmuştur.

Kolonizasyonun kültürel ve dil yozlaşması, yerel halkların kimlikleri ve değerleri üzerinde ciddi sonuçlar yaratmıştır. Topluluklar arasındaki dil bariyerleri, insanların birbirleriyle iletişim kurmasına engel olmuş, toplumsal yapıyı parçalamış ve insanların bir arada yaşamasını zorlaştırmıştır. Yerli halklar, kendi kültürlerine ait gelenekleri ve değerleri kaybettikleri için, kendilerini tamamen yabancılaşmış ve özgüvenlerini kaybetmiş hissetmiştir. Bunun sonucunda, yerel halklar arasında bireysel kimlik yerine, "yerli halk" kimliği daha baskın hale gelmiştir.

Bugün bile, kolonizasyonun yarattığı kültürel yozlaşma ve dil kaybı etkileri devam etmektedir. Yerli halkların kültürleri ve dilleri, kendi ülkelerinde bile azınlık durumunda kalmıştır. Bu durum, yerli halkların kendi kimliklerine ve kendi kültürlerine sahip çıkma mücadelelerini sürdürmelerine ve toplumsal olarak var olma mücadelesi vermesine neden olmuştur.

Kolonizasyonun Siyasal Etkileri

Kolonizasyonun siyasal etkileri, kolonileştirilen ülkelerin siyasi yapılarına ve bu yapıların günümüze kadar olan etkilerine işaret eder. Avrupa sömürgeciliği, kolonileştirilen bölgelerde yerel siyasi yapıları temelden değiştirmiştir. Yerel yönetimler yerine, kolonilerde Avrupa devletlerinin yönetim biçimi uygulanmıştır.

Bu durumda, yabancı bir siyasi yapı yerel yönetimlerin yerini alarak, yerel halkın birçok yönden siyasi özerkliğine son vermiştir. Kolonizasyon sürecinde, yerli halkların yönetimlerine katılımı yok edilmiş ve siyasi kararlar, yabancı yöneticiler tarafından alınmıştır.

Bugün bile, birçok eski sömürge ülke, kolonyal dönemden kalan siyasi yapılarla mücadele etmektedir. Bu siyasi yapılar devletlerin içinde eşitsizlikleri derinleştirmiş ve bazı durumlarda toplumsal ayrımcılık, politik istikrarsızlık gibi sonuçlar doğurmuştur. Bununla birlikte, bazı ülkeler, bu siyasi yapıları ortadan kaldırarak, yeniden yapılanmaya ve modernize olma yolunda ilerlemeye çalışıyor.

Avrupa'nın Sömürge İmparatorluğu

Avrupa'nın sömürge imparatorluğu, kolonileştirilen bölgelerin siyasi hiyerarşisinin belirlenmesiyle başladı. Koloni yönetimleri için birçok yöntem kullanılsa da genellikle iki farklı yönetim modeli uygulandı. Birincisi, direkt yönetimi sağlamak için Avrupalı devletler bölgeye askerî birlikler gönderdi ve yerel hükümdarlardan vergiler ve diğer kazançlardan yararlanıldı.

İkinci yöntem, yerel bir yönetim seçeneği sağlamaktı. Avrupalı talep edenler, koloni bölgesindeki yerel yöneticileri işbirliği yapmak için çok sayıda şey sunarak yönetim modellerine göre seçtiler. Ancak bu seçilen yerli yöneticiler, Avrupalılarla işbirliği yaparken yerel halka karşı acımasız olabilirler ve yerel halkın çıkarlarına göre değil, Avrupalıların çıkarlarına göre hareket ederlerdi.

Bu siyasi hiyerarşi, sömürgeleştirilen bölgelerin yerel halkaatları tarafından kabul edilmedi. Özellikle bazı yönetim modellerinde yapılan haksızlıklar sonucunda toplumsal ve siyasal hidrolikler yaşandı.

Avrupa'nın sömürge imparatorluğundan sonra sömürgeleştirilen bölgelerin siyasal sistemi hala etkilenmekte. Batı Afrika'nın birçoğu Batı demokrasisini benimsedi, ancak siyasetteki yöneticilerin kültür ve dil yozlaşması nedeniyle yaşanan sorunlar devam etmektedir.

Bu durum, sömürülen ülkelerin demokrasi ve özgürlük arayışlarında bugünün yöneticileri tarafından hala tartışılmaktadır.

Devletlerarası İlişkiler

Kolonizasyon, sadece ekonomik sonuçlarıyla değil, siyasal sonuçlarıyla da ülkeleri derinden etkiledi. Kolonizasyon sürecinde, Avrupa devletleri kolonileştirdiği ülkelerde, kendi siyasal yapılarını kurdu ve yerli halkın siyasal haklarına büyük ölçüde müdahale etti. Bu müdahalelerin sonucunda, kolonileştirilen ülkelerde demokrasi, insan hakları gibi kavramlar gelişmedi ve devletler arasında eşitsizlikler ortaya çıktı.

Kolonileştirilen ülkelerin siyasal yapılarının, kolonizasyon sonrasında var olan devletler arası ilişkilerin de önemli bir etkisi oldu. Bunun en önemli sebebi, kolonizasyon sürecinde Avrupa devletleri tarafından kurulan siyasal yapıların, yerli halkın ihtiyaç ve taleplerine göre değil, kendi çıkarlarına göre şekillenmiş olmasıdır. Bu durum, ilerleyen yıllarda devletler arası çatışmaların ve dış politikadaki eşitsizliklerin en önemli sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkmıştır.

Ayrıca, bu siyasal yapılar nedeniyle kolonileştirilen ülkeler, güçlü bir devletler grubunun kontrolü altında kalmıştır. Bu durum hem uluslararası arenada, hem de iç işlerinde Avrupa devletlerinin etkisi altında kalmalarına sebep olmuştur. Dolayısıyla kolonizasyon sürecinde oluşan siyasal yapılar, bugünkü siyasi yapıların temelini oluşturmuştur.

Tüm bu nedenlerle, kolonizasyonun siyasal sonuçları, günümüzde bile etkisini sürdürmektedir. Devletler arası eşitsizlikler hala varlığını sürdürürken, uluslararası ilişkilerde kolonileştirilen ülkelerin eski sömürücüleri ile olan bağımlılığı da söz konusu olmaktadır.

Kolonizasyonun Küresel Sonuçları

Kolonizasyon sadece sömürgeleştirilen ülkelerde değil, tüm dünyada önemli sonuçlar yarattı. Günümüzde hala bu sonuçların etkisi hissedilmekte ve tartışılmaktadır. İşte kolonizasyonun küresel sonuçları:

• Kolonizasyon, Avrupa'da kapitalizmin yükselmesine yol açtı. Avrupa ülkeleri, kolonilerdeki hammadde ve ürünleri kullanarak büyük bir ekonomik güç haline geldi.
• Bu süreç, sömürgeleştirilen ülkelerde yerli üretimin engellenmesine ve köleliğin yaygınlaşmasına neden oldu.
• Kolonizasyon, kültürel yozlaşmaya sebep oldu. Yerli diller ve kültürler yok edildi ve yerine Avrupa kültürü getirildi.
• Kolonileştirilen ülkelerin bağımsızlıklarını kazanmaları sonrasında bile, ekonomik olarak eski sömürgecilerine bağımlı kalmaları, küresel ekonomik eşitsizliklerin devam etmesine sebep oldu.
• Kolonileştirilen ülkelerdeki toplumsal yapının değişmesi, siyasi yapıların oluşması ve devletler arası ilişkilerdeki eşitsizlikler günümüze kadar sürmektedir.
• Kolonizasyon, dünya çapında demokratikleşme ve özgürleşmeye de yol açtı. Sömürgeleştirilen ülkeler bağımsızlık mücadelesi sonucu özgürleştiler ve bugünkü siyasi yapılarını oluşturdular.
• Günümüzde küresel ekonomik eşitsizliklerin sürmesi, kolonizasyon sürecinde başlayan eşitsizliklerin günümüze kadar yansıması olduğu düşünülmektedir. Küresel ticaretin de bu eşitsizlikleri sürdürdüğü kabul edilmektedir.

Bütün bu sonuçlar nedeniyle, kolonizasyon dünya tarihinde önemli bir yer tutmaktadır ve hala tartışılmaktadır. Bu süreç, insanlık için önemli bir ders oluşturmaktadır.

Uluslararası Ticaret ve Küresel Eşitsizlikler

Kolonizasyonun ekonomik ve sosyal etkileri günümüzde hala derin bir şekilde hissedilmektedir. Kolonileştirilen ülkelerin bağımsızlık mücadeleleri sonrası bile ekonomik olarak eski sömürgecilerine bağımlı kalmaları, küresel ticaretin seyrini belirliyor.

Ekonomik bağımlılık, günümüzde hala devam eden bir sorundur. Kolonileştirilen ülkeler her ne kadar bağımsız olsalar bile, eski sömürgecileri tarafından ekonomik olarak kontrol edilmektedir. Özellikle, küresel ekonomideki büyük şirketler, sömürgecilik döneminde oluşan ekonomik bağımlılık sistemlerini kullanarak, farklı ülkelerdeki ucuz işgücü, kaynak ve hammaddeleri sömürmektedir.

Buna ek olarak, kolonizasyon dönemi boyunca, kolonileştirilen ülkelerin yerli üretimleri engellenmiş ve ticareti kontrol altına alınmıştır. Bu durum, küresel ticaretteki dengesizliği arttırmış ve farklı ülkeler arasında oluşan ekonomik eşitsizliği korumuştur.

Kolonileştirilen Ülkeler	Sömürülen Kaynaklar
Afrika	Elmas, altın, diğer değerli metaller ve mineraller; kakao, kahve, çay ve baharatlar; kereste, kauçuk ve petrol
Asya	İpek, baharatlar, çay, pirinç ve tekstil ürünleri
Amerika	Tütün, pamuk, şeker kamışı, kahve, kakao, altın ve gümüş

Bu nedenle, günümüzde küresel eşitsizliklerin devam etmesinde, geçmişteki sömürücü sistemi önemli bir rol oynamaktadır. Tarihi sorunlar çözülmeden, küresel ticarette adil bir sistemin oluşturulması mümkün değildir.

Kolonileştirilen Ülkelerin Demokratikleşmesi ve Özgürleşmesi

Kolonizasyon döneminde başka ülkelerin egemenlikleri altında olan ülkeler, uzun yıllar boyunca bu durumdan kurtulmak için mücadele etmiştir. Bağımsızlık mücadeleleri, sömürgeciliğe karşı verilen toplumsal ve siyasi bir mücadeledir. Kolonizasyonun etkilerinin en önemli sonuçlarından biri olan bağımsızlık mücadeleleri, bugünkü siyasi yapıların oluşmasına da etki edecektir.

Bağımsızlık mücadelesi veren ülkeler, ilk olarak ulus olma sürecinde önemli adımlar atmıştır. Siyasi bir mücadele olan bağımsızlık mücadelesi, bir yandan da ülkelerin kültürel, sosyal ve ekonomik açıdan gelişmelerine de imkan sağlamıştır. Özgürlüklerini kazanmaları için mücadele eden ülkeler, bu mücadele sayesinde demokratik yapılarını da oluşturmuştur.

Bağımsızlık mücadelesi veren ülkeler, kolonizasyon döneminde başka ülkelerin egemenlikleri altında olduğu için büyük ölçüde ekonomik açıdan zarar görmüştür. Ancak bağımsızlık mücadeleleri sonrasında yapılan reformlarla birlikte, bu ülkeler çoğunlukla kalkınmaya başlamıştır. Bugün bu ülkelerin siyasi karar alma süreçleri, sömürge döneminin aksine daha özerk ve bağımsızdır.

Özgürlüklerini kazanamayan ülkeler ise hala sömürgeci ülkelerin etkisi altındadır. Bu ülkelerde bugün bile mücadeleler devam etmektedir. Demokratik yapıların oluşmadığı bu ülkeler, ekonomik açıdan da çoğu zaman sömürülmeye devam etmektedir.