Amerika'nın Orta Doğu Politikaları: Irak ve Afganistan Savaşlarından günümüze kadar. Bu kitap, Amerika'nın Orta Doğu'daki savaş ve çatışmalara nasıl müdahale ettiğini anlatıyor. Tarihi bir perspektiften, politikaların sonuçlarını ve bölgedeki etkilerini inceliyor. İlgili herkes için bir rehber.
Bugün Orta Doğu denince akla ilk gelen ülkelerden biri olan Irak ve Afganistan'da yaşanan savaşlar, ABD'nin Orta Doğu politikalarının en önemli anahtarlarından biridir. Bu savaşlar nedeniyle ABD'nin Orta Doğu'daki rolü ciddi şekilde tartışılmış ve ABD, bölgedeki politikalarını sürekli olarak yeniden gözden geçirmiştir.
ABD'nin Irak savaşındaki temel gerekçesi, Saddam Hüseyin rejiminin nükleer silah geliştirdiği yönündeki iddialardı. Fakat savaşın başarısızlıkla sonuçlanması ve sonrasında Irak'ta yaşanan kaos, ABD'nin politikalarının sorgulanmasına neden oldu. Afganistan savaşı ise, 11 Eylül saldırılarının ardından gerçekleştirildi ve ABD, Taliban'a karşı bir savaş başlattı. Savaşın ardından Afganistan'da yaşanan değişimler, ülkede halen var olan siyasi ve güvenlik sorunlarına işaret etmektedir.
Bu savaşlar, ABD'nin Orta Doğu'daki varlığını da büyük ölçüde etkilemiştir. ABD, Irak ve Afganistan savaşlarının ardından bölgede daha dikkatli bir politika izlemeye karar vermiştir. Özellikle, İran ile ilişkiler ve Suriye'deki iç savaş gibi konularda daha dikkatli bir tavr sergilemektedir. Ayrıca, bölgedeki terörle mücadele politikaları da sürekli olarak gözden geçirilmektedir.
Irak Savaşı ve Sonrası
ABD'nin 2003 yılında Irak'a yönelik saldırısının ana nedeni, Saddam Hüseyin'in kimyasal ve biyolojik silahlara sahip olduğu iddiasıydı. Ancak, sonradan bu iddiaların doğru olmadığı ortaya çıktı. Savaşın seyri, ABD ve müttefikleri tarafından Saddam'ın devrilmesine ve demokratik bir Irak'ın kurulmasına yönelikti.
Savaşın ardından, Irak'ta huzursuzluklar başladı ve ülkede güvenlik durumu bozuldu. ABD liderliğindeki işgal yönetimi, Irak ordusunu dağıttı ve Irak'ta zayıflık yarattı. Bu durum, ülkede çatışmaların artmasına ve gerilla savaşının başlamasına neden oldu.
Ayrıca, Saddam'ın devrilmesinden sonra, ülkede yaşayan etnik ve dini gruplar arasındaki gerilim arttı. Şii, Sünni ve Kürt gruplar arasında çatışmaların başlaması, ülkede siyasi istikrarın önemli ölçüde azalmasına neden oldu. Bununla birlikte, ABD ve müttefiklerinin Irak'taki varlığı, terör örgütlerinin ülkeye sızmasına neden oldu.
Afganistan Savaşı ve Sonrası
Afganistan, 11 Eylül saldırılarından sonra kaçan El Kaide lideri Usame Bin Ladin'in bu ülkede bulunması nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri tarafından işgal edildi. ABD, Taliban rejimini devirme amacıyla savaşa girdi ve kısa sürede bu hedefe ulaştı.
Bununla birlikte, savaş başarılarının ardından giderek kötüleşen bir durum ortaya çıktı. Savaşın sürmesiyle birlikte Taliban militanları hızla bir gerilla savaşı yürüttüler ve ABD askerleri ile çatışmalar yaşandı.
| Tarih | Olay |
|---|---|
| 2002 | Afganistan Anayasası yürürlüğe girer. |
| 2004 | Hamid Karzai devlet başkanlığına seçilir. |
| 2014 | Afganistan'da genel seçimler yapılır. Ashraf Ghani devlet başkanı seçilir. |
Günümüzde Afganistan'daki durum hala istikrarsız. Taliban militanları ülkede kontrol ettikleri alanları genişletirken, Afgan hükümeti kendi içinde çekişmelerle mücadele etmek zorunda kalıyor. ABD, son yıllarda ülkeden askerlerini geri çekti ve savaşın sona ermesi konusunda barış görüşmeleri yapılıyor.
- Afganistan, 2001'de El Kaide lideri Usame Bin Ladin'in bulunduğu yer olarak işgal edildi.
- Taliban rejimi devrildi, ancak ülkede hala istikrarsızlık sürüyor.
- ABD'nin son yıllarda Afganistan'da asker sayısını azaltması ile barış görüşmeleri hız kazandı.
Taliban'ın Yeniden Yükselişi
Afganistan savaşı sonrasında, ABD'nin bölgedeki varlığına rağmen Taliban, yeniden yükselişe geçti. Amerika Birleşik Devletleri'nin Taliban'a karşı savaşı, Taliban'ın %90'ını etkisiz hale getirmiş olsa da, Taliban hala varlığını sürdürüyor ve ülkenin bazı bölgelerinde kontrolü ele geçirdi.
Afganistan hükümeti ve Taliban arasında yapılan barış anlaşmaları, Taliban'ın gücünü arttırdı. Anlaşmaların sonucu olarak, Taliban, Afganistan'da daha fazla kontrol sağlayarak, örgütün sadece bir terör örgütünden daha fazlası haline geldiği görüldü. Bu nedenle, ABD'nin Afganistan'daki uzun vadeli çözümleri konusunda daha fazla çalışması gerekiyor.
Taliban'ın yeniden yükselişi Afgan halkı için önemli bir sorundur. Ülkenin kalkınması, eğitim, sağlık gibi konularda Taliban'ın elinde olmayan durumlarla karşı karşıya kalması bekleniyor. Ayrıca, Afganistan toplumunda barışın yeniden sağlanması ve Taliban'ın gücünün azaltılması için daha fazla çalışma gerekiyor.
| Taliban'ın Yeniden Yükselişinin Nedenleri | Afganistan'daki Anlaşmaların Sonuçları |
|---|---|
|
|
ABD'nin Taliban ile anlaşma yoluna gitmesi, ülkenin geleceği için belirsizlik yarattı. Ancak, Amerika Birleşik Devletleri, Taliban ile mücadeleye devam edeceğini ve Afganistan'ın güvenliği için çalışmalarını sürdüreceğini açıkladı.
ABD'nin Ortadoğu Politikalarındaki Dönüşüm
ABD'nin Orta Doğu politikalarındaki en büyük dönüşüm, İran ile ilişkilerde yaşandı. Özellikle Trump yönetimi, İran'a yönelik sert politikalar izledi ve nükleer anlaşmadan çekildi. Ancak Biden yönetimi, İran ile yeniden anlaşmaya varmak için çaba harcıyor. Bu, ABD'nin bölgedeki tavrını değiştirebilir ancak Trump döneminde İran ile kopan diyalogların yeniden tesis edilmesi kolay olmayacaktır.
Suudi Arabistan ile ilişkiler de kaotik bir dönemden geçti. Özellikle Yemen savaşı nedeniyle ABD'nin Suudi Arabistan ile ilişkileri gözden geçirildi. Biden yönetimi, Yemen savaşına son vermek ve Suudi Arabistan ile ilişkileri düzeltmek için çaba harcıyor. Ancak Suudi Arabistan'ın insan hakları ihlalleri ve Cemal Kaşıkçı cinayeti hala soru işareti olarak duruyor.
Suriye'deki duruma gelince, ABD son dönemde Suriye'ye asker gönderme politikasını gözden geçirdi. Önceki yönetimler genellikle Suriye'de muhaliflere destek verirken, Trump dönemi ise muhalifleri desteklemek yerine Esad yönetimine karşı terörle mücadele etmeyi tercih etti. Biden yönetimi ise Suriye'deki amacının terörle mücadele etmek olduğunu belirterek Esad'a karşı doğrudan bir müdahale istemiyor.
| Ülke | Anlaşma Durumu |
|---|---|
| İran | Nükleer anlaşmadan çekildi, yeniden anlaşma için çaba harcıyor. |
| Suudi Arabistan | İnsan hakları ihlalleri ve Kaşıkçı cinayeti nedeniyle ilişkiler gözden geçirildi, yeniden düzeltme çabası var. |
| Suriye | Terörle mücadele etmek amacıyla asker gönderme politikası gözden geçirildi. |
ABD'nin Orta Doğu politikalarındaki dönüşümünün diğer bir boyutu da İsrail ile ilişkilerde yaşandı. Trump yönetimi, İsrail-Filistin sorununda İsrail'i desteklerken, Biden yönetimi ise daha tarafsız bir tavır benimsiyor. Ayrıca, Kürtlerin durumu da ABD'nin Orta Doğu politikalarında önemli bir yer tutuyor. ABD, Kürtlerin bağımsızlık mücadelesine destek verirken, bölgedeki diğer güçlerle olan ilişkileri de göz önünde bulunduruyor.
- ABD'nin İran ile yeniden anlaşma yapması bölgedeki tavrını belirleyebilir.
- Biden yönetimi Suudi Arabistan ile ilişkileri düzeltmek ve Yemen savaşına son vermek istiyor.
- Amerika, Suriye'deki amacının terörle mücadele etmek olduğunu belirtiyor.
- Biden yönetimi İsrail-Filistin sorununda daha tarafsız bir tavır benimsiyor.
- ABD, Kürtlerin bağımsızlık mücadelesine destek verirken, bölgedeki diğer güçlerle olan ilişkileri de göz önünde bulunduruyor.
ABD'nin Bölgedeki Geleceği
ABD, Orta Doğu'da askeri varlığını korurken bölgedeki diğer güçler ve terörle mücadele politikalarına da odaklanmaktadır. Özellikle İran'ın nükleer programı ve Suriye'deki iç savaşın sonuçları, ABD'nin bölgesel politikalarını etkilemektedir.
Bölgedeki diğer güçlerle ilişkilerde ise ABD, Suudi Arabistan gibi müttefikleriyle yakın çalışmaya devam etmektedir. Ancak son yıllarda ilişkilerde gerilim yaşandığı dönemler de olmuştur. Ayrıca ABD, Türkiye ile olan ilişkilerinde de zorluklar yaşamaktadır. Özellikle Suriye'deki terör örgütleri ve Kürt meselesi İki ülke arasındaki ilişkileri zorlamaktadır.
Terörle mücadelede ise ABD, bölgedeki terörist örgütlerle mücadele etmeye devam etmektedir. IŞİD'in son yıllarda kaybettiği topraklar, ancak örgütün hala varlığını sürdürmesi, terörle mücadelenin bölgede devam edeceğini göstermektedir. ABD, bölgedeki diğer ülkelerle işbirliği yaparak bölgedeki terör örgütlerine karşı mücadele etmektedir.
ABD'nin Orta Doğu politikaları arasında İsrail-Filistin sorunu da önemli bir yer tutmaktadır. ABD, uzun yıllardır barış çabalarında yer almakta ve iki taraf arasında arabuluculuk rolü üstlenmektedir.
Kürtlerle olan ilişkilerinde ise ABD, bölgedeki en önemli müttefiklerinden biridir. Özellikle IŞİD ile mücadelenin en önemli unsurlarından olan Kürt güçleriyle yapılan işbirliği, ABD-Kürt ilişkilerinin en önemli dayanağıdır. Ancak son yıllarda Türkiye'nin Kürtleri hedef alan politikaları, ABD-Kürt ilişkilerini zorlaştırmıştır.
ABD'nin Orta Doğu politikaları, bölgedeki gelişmelere göre sürekli değişmektedir. Ancak ABD'nin bölgedeki varlığını sürdürmek ve güçlü müttefiklerle çalışmak isteyeceği kesindir.
İsrail-Filistin Sorunu ve ABD'nin Rolü
İsrail-Filistin sorunu, Orta Doğu'nun en çekişmeli ve köklü sorunlarından biridir. İki tarafın tarih boyunca yaşadığı çatışmaların sonucunda bugüne kadar birçok barış anlaşması imzalanmasına rağmen siyasi istikrarsızlığın yaşanması nedeniyle barış kalıcı olamamıştır. Bu süreçte ABD, Orta Doğu barış sürecinin ana paydaşlarından biri olarak görev yapmıştır.
ABD, İsrail-Filistin sorununa yaklaşımı konusunda her zaman tartışmalı bir tutum sergilemiştir. Orta Doğu'yu stratejik bir bölge olarak gören ABD, İsrail ile yakın ilişkilerine rağmen Filistin yanında yer almıştır. Filistinliler tarafından ABD'nin İsrail yanlısı tutumu, barış sürecinin zorlaşmasına neden olmuştur.
ABD, İsrail-Filistin sorununun çözümü için birçok kez barış çabaları yürütmüştür. Ancak, bu çabalar sonuçsuz kalmıştır. Son dönemde, Trump yönetimi'nin İsrail yanlısı tutumundan dolayı barış süreci daha da zora girmiş ve taraflar arasındaki gerginlik artmıştır. ABD, İsrail-Filistin sorununda barışın sağlanması için tarafsız bir tutum sergilemesi gerektiği görüşündedir.
Ancak son günlerdeki gelişmeler, ABD'nin İsrail-Filistin sorunu çözümüne ilişkin yeni bir plan hazırladığını göstermektedir. Trump hükümeti'nin hazırladığı bu plan, İsrail'in Batı Şeria'daki topraklarını ilhak etmesini öngörüyor. Bu plan, Filistin tarafından tepkiyle karşılanmış ve barış süreci için umutları iyice azaltmıştır.
| ABD | İsrail | Filistin |
|---|---|---|
| Tartışmalı bir tutum sergiliyor. | ABD ile yakın ilişkileri var. | ABD'nin İsrail yanlısı tutumu nedeniyle şikayetçi. |
| Barış çabaları yürütüyor. | ABD, İsrail'in yanında yer alıyor. | Birçok kez barış çabaları sonuçsuz kaldı. |
| Tarafsız bir tutum sergilemesi gerektiğini düşünüyor. | Trump yönetimi'nin İsrail yanlısı tutumundan karlı. | Yeni plana tepki gösteriyor. |
Kürtlerin Durumu ve ABD'nin Rolü
Kürtler, Orta Doğu'da en az birkaç yüzyıldır var olan ve kendine özgü bir kültüre sahip bir halktır. 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda özyönetim talepleriyle çıkan ayaklanmalar, bugünkü Türkiye, Irak, Suriye ve İran'da dağılmış olan Kürt nüfusunun modern politik bilincini oluşturdu. ABD ise Amerika'nın Kürtlerle ilişkisi, özellikle Irak Savaşı'nın ardından büyük bir değişim geçirdi.
1991 Kuzey Irak Ayaklanması sırasında, ABD müdahalesi Kürtlere özyönetim fırsatı yarattı ve sonraki yıllarda ABD, Bağdat hükümetinin güçsüz olduğu Kuzey Irak'a yerleşen Kürtlerle yakın ilişkiler kurdu. ABD, IŞİD'le mücadele etmek için Irak'taki Kürt müttefikleriyle YPG'ye yardım etmek ve Irak Şam İslam Devleti'nin doğuya doğru yayılmasını engellemek için Peşmerge'ye yardım etmek için çaba sarf etti.
Ancak, Suriye'deki ABD politikası, Türkiye ile karşı karşıya getirdiği Kürtlerle ilişkilerde çatışmalara neden oldu. ABD, Suriye'deki Demokratik Suriye Güçleri (DSG) aracılığıyla Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kürt özyönetimi olan Rojava'ya mali ve askeri yardım sağlayarak Türkiye ile arasını açtı. Bu ilişkiler, ABD'nin Suriye'den çekilme kararı aldığı ana kadar devam etti.
Kürtlerin durumu ve ABD'nin Kürt müttefikleriyle ilişkileri, Orta Doğu politikalarının sürekli değişen bir parçası olmaya devam ediyor. ABD, IŞİD'le mücadelenin yanı sıra kendi çıkarları doğrultusunda Kürtlerle işbirliğine devam edebilir veya yeni politikalarla bu ilişkiler tamamen değiştirebilir. Kürtlerin barış ve özyönetim talepleri, Orta Doğu politikalarının şekillenmesini etkilemeye devam edecektir.
Sonuç
ABD'nin Orta Doğu politikaları son yıllarda önemli bir dönüşüm geçirdi. Özellikle İran ile nükleer anlaşmanın sona ermesi ve Suudi Arabistan ile ilişkilerdeki gerginlikler, ABD'nin bölgedeki tutumunu etkileyen önemli faktörler arasında yer alıyor. Bununla birlikte, ABD'nin Orta Doğu'daki varlığı ve terörle mücadelesi devam ediyor.
Bölgedeki gelişmelerin analizi başta Suriye ve Irak'ta yaşanan iç savaşlar olmak üzere oldukça kapsamlı bir değerlendirme yapılmasını gerektiriyor. Afganistan'da ise, ABD'nin bölgede yıllarca süren varlığına rağmen Taliban'ın yeniden güçlenmesi ülkede istikrarsız bir durum yarattı. Afgan hükümeti ile yapılan anlaşmaların da sonuçları net bir şekilde görülmüyor.
Gelecek için olası senaryolar ise oldukça çeşitli. Bölgedeki diğer güçlerin etkisi, İsrail-Filistin sorunundaki gelişmeler, PKK ve Kürt müttefiklerine yaklaşım gibi başlıklar, ABD'nin politikaları üzerinde etkili olmaya devam edecek gibi görünüyor.
ABD'nin Orta Doğu politikalarının geleceği, bölgedeki güç mücadelesi ve terörle mücadeledeki tutumu, yakın gelecekte netleşecek gibi gözükmese de, ABD'nin bölgedeki tutumunu belirleyen unsurların da sürekli değişim gösterdiği göz önünde bulundurulduğunda, daha öngörülebilir bir tablo ortaya çıkmak için biraz daha zamana ihtiyaç olduğu açık.