İklim değişikliği, dünya genelinde ciddi bir tehdit oluşturuyor Türkiye, bu tehdide karşı önemli bir rol üstleniyor Bu yazıda, Türkiye'nin iklim değişikliği ile mücadeledeki rolünü ve üzerine düşen görevleri ele alıyoruz Türkiye'nin sera gazı emisyonlarındaki azalışı, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımı ve diğer adımları hakkında detaylı bilgi edinebilirsiniz Hemen okuyun ve Türkiye'nin geleceği için atılacak adımlara destek olun!
İklim değişikliği, dünya genelinde giderek artan bir sorun haline gelirken Türkiye de bu sürecin ciddi etkilerine maruz kalıyor. Bu nedenle Türkiye'nin, iklim değişikliği ile mücadelede aktif bir rol oynaması gerekiyor.
Bu kapsamda Türkiye'nin, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine odaklanarak iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol üstlenebileceği düşünülüyor. Ayrıca, çevre dostu teknolojilere geçiş yaparak, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltılabilir. Bu sayede, hem çevrenin korunması hem de ekonomik açıdan sürdürülebilir bir gelecek için çalışmalar yapılabilir.
- Türkiye'nin yenilenebilir enerjilere yatırım yapması,
- Ormanların ve diğer doğal yaşam alanlarının korunması,
- Endüstriyel atıkların yönetimi,
- Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı yapıların inşa edilmesi gibi adımlar, Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelesinde etkili olabilir.
Bunun yanı sıra, Türkiye'nin Avrupa Birliği ve diğer ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadeledeki örneklerine de dikkat etmesi ve bu örnekleri uygulamaya koyması gerekiyor. Böylece, ülkenin iklim değişikliğiyle mücadelesinde daha da fark yaratabileceği düşünülüyor.
Ancak Türkiye'nin bu süreçte daha fazla çaba göstermesi ve ilerleme kaydetmesi için, sadece devletin değil, halkın da bu konuda bilinçlendirilmesi gerekiyor. İklim değişikliğinin ciddiyetine dair farkındalık arttıkça, Türkiye de bu süreçte daha etkili bir rol üstlenebilir.
Türkiye'nin İklim Değişikliği ile Mücadelesi
Türkiye, iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir sorumluluk üstlenmelidir. Ülkemizde, enerji sektöründeki karbon emisyonlarının yüksekliği nedeniyle bu sürecin etkisini azaltmak zor olacaktır. Ancak, yapılacak adımlar ile bu sorunun çözümüne katkı sağlanabilir.
İklim değişikliği ile mücadelenin ilk adımı, sera gazı emisyonlarının azaltılmasıdır. Bu amaçla, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı bir enerji geçişine ihtiyaç vardır. Türkiye, rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları bakımından oldukça zengindir. Bu kaynakların kullanımı artırılarak, karbon emisyonları azaltılabilir.
Ayrıca, iklim değişikliği ile mücadelede, binaların enerji verimliliğinin artırılması da önemli bir adımdır. Yapılacak yalıtım çalışmaları, enerji tasarruflu aydınlatma sistemleri ve enerji verimli cihazların kullanımı ile enerji tasarrufu sağlanabilir. Bu sayede, hem emisyonlar azaltılacak hem de enerji faturaları düşürülecektir.
Türkiye'nin iklim değişikliği ile mücadelesinde yapacağı diğer bir önemli adım, ormanların ve doğal alanların korunmasıdır. Ormancılık ve tarım sektörlerinde sürdürülebilirlik esas alınarak, verimli bir şekilde kullanılmalıdır. Bu sayede, karbon emisyonları azaltılırken doğal alanlar da korunmuş olur.
- Yenilenebilir enerji kaynaklarına daha fazla yatırım yapılmalıdır.
- Binaların enerji verimliliğinin artırılması için çalışmalar yapılmalıdır.
- Tarım ve ormancılık sektörlerinde sürdürülebilirlik esas alınmalıdır.
Türkiye, iklim değişikliği ile mücadelede yukarıdaki adımları atarak daha etkin bir rol üstlenebilir. Ancak, bu sürece tüm dünya genelinde olduğu gibi hızla adapte olunması gerekmekte olup, her bireyin de bu sürece katkısı büyük önem arz etmektedir.
Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Türkiye
İklim değişikliği, dünya genelinde ciddi bir sorun olarak ele alınırken, bu soruna karşı önlem alabilecek yöntemler de var. Yenilenebilir enerji kaynakları, bu yöntemlerin en önemlilerinden biri. Türkiye, iklim değişikliği ile mücadelede adımlar atmış olsa da henüz yeterli değil.
Türkiye, yenilenebilir enerji kaynakları konusunda oldukça şanslı bir konumda. Hem rüzgar hem de güneş enerjisi potansiyeli oldukça yüksek olan ülkemiz, bu alanda daha da ilerleme kaydedebilir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ile düzenli bir enerji sağlanabilir ve çevre kirliliğinin önüne geçilebilir.
Rüzgar enerjisi, Türkiye için oldukça önemli bir kaynak. Özellikle Ege, Marmara ve Akdeniz bölgeleri, rüzgar enerjisi potansiyeli açısından oldukça avantajlı bir konumda. Bununla birlikte, Türkiye'de halen yeterli sayıda rüzgar enerjisi santrali bulunmuyor. Bu potansiyelin tam anlamıyla kullanılmaya başlanması ile ülke enerji ihtiyacının bir kısmı rüzgar enerjisi ile sağlanabilir.
Güneş enerjisi de Türkiye için oldukça önemli bir kaynak. Özellikle ülkenin güneydoğu bölgesi, güneş enerjisi potansiyeli açısından oldukça avantajlı bir konumda. Ancak, güneş enerjisi santrallerinin sayısı da rüzgar enerjisi santrallerine göre oldukça düşük. Bu potansiyelin tam olarak kullanılması ile Türkiye'nin ihtiyacının bir kısmı güneş enerjisi ile sağlanabilir.
Bununla birlikte, Türkiye uluslararası örneklerden de yararlanabilir. Avrupa Birliği, iklim değişikliği ile mücadelede örnekler sunarken, diğer ülkeler de başarılı yöntemler sunuyor. Türkiye'nin bu örneklerden yararlanarak yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını arttırması gerekiyor.
Rüzgar Enerjisi
Türkiye, rüzgar enerjisi potansiyeli açısından oldukça avantajlı bir konumda bulunuyor. Özellikle de sahip olduğu büyük sahil şeridi ve dağlık alanlar, rüzgar enerjisi üretimine uygun alanlar olarak öne çıkıyor.
Bu potansiyelin kullanımı için ülkemizde, özellikle son yıllarda rüzgar enerjisi santrallerine yatırım yapılıyor. Türkiye, 2023 yılına kadar yenilenebilir enerji üretiminde hedefler belirlemiş durumda. Bu hedeflere ulaşmak için rüzgar enerjisi de büyük önem taşıyor.
Rüzgar enerjisi santralleri, rüzgarın enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren tesislerdir. Türkiye'de bugüne kadar birçok rüzgar enerjisi santrali kurulmuş ve halen daha kurulmaya devam ediyor. Bu sayede ülkemizdeki rüzgar enerjisi potansiyeli, daha fazla kullanılmaya başlanıyor ve enerji üretimi artıyor.
Ayrıca, ülkemizde rüzgar enerjisi teknolojileri de yavaş yavaş gelişiyor. Bu alanda yapılan yatırımlar sayesinde, ülkemizdeki rüzgar enerjisi potansiyeli daha etkili bir şekilde kullanılabiliyor. Özellikle de son yıllarda yerli rüzgar türbinleri üretilmeye başlanması, ülkemizin rüzgar enerjisi üretimindeki bağımsızlığını da artırıyor.
Diğer yandan, Türkiye'deki rüzgar enerjisi santralleri daha da fazla artırılabilir. Özellikle de sahip olduğumuz büyük sahil şeritleri, rüzgar enerjisi santrallerinin kurulması için uygun alanlar sunuyor. Bu alanların daha etkili bir şekilde kullanımı için, özellikle de lisanslama süreçlerindeki aşamaların hızlandırılması gerekiyor.
Rüzgar Enerjisi Santralleri
Türkiye, rüzgar enerjisi potansiyeli bakımından oldukça avantajlı bir konumda bulunuyor. Bu nedenle ülkemizde de birçok rüzgar enerjisi santrali bulunuyor. Türkiye'de faaliyet gösteren rüzgar enerjisi santralleri, toplam kurulu güç bakımından 8.000 MW'nin üzerinde bir kapasiteye sahip. Ancak, bu kapasitenin yetersiz olduğu düşünülüyor.
Ülkemiz, rüzgar enerjisi potansiyeli açısından oldukça zengin bir coğrafyaya sahip. Özellikle Ege Bölgesi, Marmara Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi'nde pek çok potansiyel rüzgar enerjisi alanı mevcut. Dolayısıyla rüzgar enerjisi santrallerinin sayısının arttırılması mümkün görünüyor.
| Yıl | Rüzgar Enerjisi Santrali Sayısı | Kurulu Güç (MW) |
|---|---|---|
| 2010 | 94 | 1.329 |
| 2013 | 164 | 2.788 |
| 2017 | 196 | 5.489 |
| 2020 | 267 | 8.062 |
Yukarıdaki tabloya bakıldığında, Türkiye'deki rüzgar enerjisi santrallerinin sayısının her geçen yıl artış gösterdiği görülüyor. Ancak yine de, ülkemizin bu zengin potansiyelini daha iyi kullanabilmesi için daha fazla yatırım yapılması gerekiyor. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde daha fazla rüzgar enerjisi santrali inşa edilmesi, var olan santrallerin kapasitesinin artırılması ve daha modern teknolojilerin kullanılması bekleniyor.
Rüzgar Enerjisi Teknolojileri
Türkiye'nin rüzgar enerjisi potansiyeli oldukça yüksek. Bu nedenle ülkemiz, rüzgar enerjisi teknolojileri açısından da büyük bir potansiyele sahip. Türkiye'de rüzgar enerjisi teknolojileri de gelişiyor ancak henüz yeterli değil.
Rüzgar türbinleri, rüzgar enerjisi teknolojilerinin temelini oluşturuyor. Türkiye'de kurulu olan rüzgar türbinlerinin büyük bir kısmı yurt dışından ithal ediliyor. Ancak son yıllarda yerli üretimin artmasıyla birlikte, özellikle batarya ve kontrol sistemleri gibi bazı bileşenlerin ülke içinde üretilmeye başlandığı görülüyor.
Yapılabilecekler arasında, yerli üretimin artırılması ve rüzgar enerjisi teknolojileri için Ar-Ge çalışmalarına daha fazla yatırım yapılması yer alıyor. Bunun yanı sıra, rüzgar enerjisi santrallerinin sayısının artırılması ve bu santrallerin daha verimli hale getirilmesi de önem taşıyor.
| Rüzgar Enerjisi Teknolojilerinin Gelişimi | Yapılacaklar |
|---|---|
| Türkiye'de rüzgar türbinleri büyük ölçüde yurt dışından ithal ediliyor | Yerli üretimin artırılması |
| Bazı bileşenlerin yerli olarak üretildiği görülüyor | Ar-Ge çalışmalarına daha fazla yatırım yapılması |
| Türkiye'de 107 adet rüzgar enerjisi santrali bulunuyor | Rüzgar enerjisi santrallerinin sayısının artırılması |
| Rüzgar enerjisi santrallerinin toplam kurulum gücü 7.531 MW | Santrallerin daha verimli hale getirilmesi |
Güneş Enerjisi
Türkiye, güneş enerjisi bakımından oldukça avantajlı bir konumda bulunuyor. Özellikle Akdeniz ve Ege bölgeleri, yıllık güneşlenme sürelerinin fazlalığı nedeniyle bu avantajı daha da arttırıyor. Toplamda, ülkemizin güneş enerjisi potansiyeli yıllık 162 GWe'dir ve bu potansiyelin sadece %3'lük bir bölümü kullanılarak tüm Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılamak mümkündür.
Güneş enerjisi, özellikle yenilenebilir enerji alanında önemli bir yere sahip. Güneş enerjisi sistemleri, petrol, kömür gibi fosil yakıtlara göre çok daha çevre dostu ve temiz bir enerji kaynağıdır. Bu nedenle Türkiye, güneş enerjisinden daha fazla yararlanabilir hale gelmeli ve bu alanda yatırımlar yapmalıdır.
Güneş enerjisi santralleri, güneş enerjisi sistemlerinin büyük ölçekte bir araya getirilerek elektrik üretmek üzere kullanıldığı bir tür santraldir. Türkiye'de, güneş enerjisi santrallerinin durumu henüz yeterli değil. Ancak son yıllarda yapılan yatırımlar ve projeler ile bu alanda büyük bir potansiyelin olduğu da açıkça görülmektedir.
Bu potansiyeli daha fazla kullanmak için güneş enerjisi santrallerinin sayısının artırılması gerekiyor. Özellikle kırsal bölgelerdeki halkın enerji ihtiyaçlarını karşılamak ve yeşil enerji sağlamak amacıyla küçük ölçekli güneş enerjisi santrallerinin yapımı önem kazanıyor.
Güneş enerjisi teknolojileri, Türkiye'de giderek gelişiyor. Özellikle son yıllarda güneş panellerindeki teknolojik gelişmeler, ülkemizin güneş enerjisi potansiyelini daha iyi bir şekilde kullanmasına olanak sağlıyor. Daha verimli ve düşük maliyetli panellerin kullanılması, güneş enerjisi tesisleri kurulmasında maliyetleri düşürürken verimliliği de artırıyor.
Ülkemizin güneş enerjisi potansiyelinden daha fazla yararlanmak için bu teknolojilerin daha fazla geliştirilmesi ve kullanılması gerekiyor. Güneş enerjisi teknolojilerindeki ilerlemelerin devam etmesi halinde Türkiye, önümüzdeki yıllarda güneş enerjisi alanında bölgenin liderlerinden birisi olabilir.
Güneş Enerjisi Santralleri
Türkiye'nin güneş enerjisi potansiyeli oldukça yüksek ve bu potansiyeli kullanabilecek güneş enerjisi santralleri de mevcut. Ancak, güneş enerjisi santralleri Türkiye'de henüz yeteri kadar yaygınlaşmamış durumda.
2018 yılı verilerine göre, Türkiye'deki güneş enerjisi santrallerinin toplam gücü 5.1 GW'dır. Bu rakam, Türkiye'nin toplam enerji kapasitesinin sadece %5'ine denk gelmektedir. Bu nedenle, Türkiye'nin güneş enerjisi santralleri sayısını arttırması gerekmektedir.
Bununla birlikte, son yıllarda hükümetin güneş enerjisi alanındaki teşvikleri sayesinde Türkiye'deki güneş enerjisi santrallerinin sayısı hızla artmaktadır. 2020 yılında yapılan açıklamalara göre, Türkiye'de 2023 yılına kadar 10 GW'lık güneş enerjisi kapasitesine ulaşılması hedeflenmektedir.
Bunun yanı sıra, Türkiye'de güneş enerjisi santrallerine yatırım yapmak isteyen yabancı yatırımcılara da büyük fırsatlar sunulmaktadır. Özellikle, kömür gibi fosil yakıtlardan vazgeçme eğilimi gösteren Avrupa ülkelerinin Türkiye'deki güneş enerjisi sektörüne ilgi göstermesi beklenmektedir.
Tüm bu gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye'nin güneş enerjisi santralleri sayısını arttırarak iklim değişikliği ile mücadelede daha aktif bir rol üstlenebileceği açıktır.
Güneş Enerjisi Teknolojileri
Güneş enerjisi, dünya genelinde yaygınlaşan yenilenebilir enerji kaynaklarından biridir. Türkiye, güneş enerjisi potansiyeli bakımından oldukça avantajlı bir konumdadır. Güneş enerjisi teknolojileri, Türkiye'de son yıllarda hızla gelişmektedir.
Türkiye'de güneş enerjisi teknolojileri konusunda yapılan çalışmalar, özellikle son 10 yılda artmıştır. Bu süreçte güneş enerjisi sistemleri, yöresel düzeyde uygulanarak başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Ülkemizdeki güneş enerjisi teknolojileri , güneş panellerinin hem üretim hem de kurulumunda kullanılan malzemelerin kalitesinin yükselmesiyle gelişmektedir.
Türkiye'nin güneş enerjisi teknolojileri konusunda yapabilecekleri de mevcuttur. Özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak, bu kaynakları daha verimli bir şekilde kullanabiliriz. Türkiye'nin güneş enerjisi yatırımlarını arttırması ve güneş enerjisi santrallerinin sayısını çoğaltması, ülkenin enerji ihtiyacının karşılanmasında önemli bir rol oynayacaktır.
Bu alanda yapılabilecekler arasında güneş panellerinin daha verimli hale getirilmesi, güneş enerjisi depolama teknolojilerinin geliştirilmesi ve güneş enerjisi üretimini arttırmak için gereksinim duyulan altyapının güçlendirilmesi yer almaktadır.
Güneş enerjisi teknolojilerinin geliştirilmesi, Türkiye'nin enerji üretiminde dışa bağımlılığı azaltacak ve ülke ekonomisine katkı sağlayacaktır. Bu nedenle, Türkiye'nin güneş enerjisi alanındaki çalışmalarını hızlandırması gerekmektedir.
Türkiye'nin Yararlanabileceği Uluslararası Örnekler
Dünya genelinde iklim değişikliği ile mücadelede kullanılan yöntemler ve uygulamalar var ve Türkiye bu örneklerden yararlanabilir. Tüm dünyanın iklim değişikliği sorununa çözüm bulmak için çalıştığı bir dönemde, Türkiye de kendi çözümlerini üretmeye başladı.
Avrupa Birliği gibi önemli örnekler, ülkelerin enerji tüketimlerini azaltmak ve yenilenebilir enerji kaynaklarından maksimum fayda sağlamak için politikalar geliştirmelerini sağladı. Türkiye, bu örnekleri inceleyerek kendi iklim değişikliği politikalarını belirleyebilir.
Bu bağlamda, iklim değişikliği ile mücadelede öne çıkan örneklerden biri de Amerika Birleşik Devletleri ve Çin'dir. Bu ülkeler, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak ve enerji tasarruflu uygulamalar geliştirerek iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynuyorlar. Türkiye, bu ülkelerin uygulamalarını göz önünde bulundurarak kendine uygun politikalar geliştirebilir.
Bunun yanı sıra, Kanada'nın da iklim değişikliğiyle mücadelede öne çıkan ülkeler arasında yer aldığını söyleyebiliriz. Kanada, iklim değişikliği ile mücadelede yenilenebilir enerji kaynaklarına, özellikle de hidroelektrik enerjisine yatırım yapmıştır. Ayrıca, sera gazı salımını azaltmak için de gerekli adımları atmıştır. Türkiye, Kanada'nın bu uygulamalarından yararlanarak kendi politikalarını belirleyebilir ve yenilenebilir enerji kaynaklarına daha fazla yatırım yapabilir.
Sonuç olarak, Türkiye'nin iklim değişikliği ile mücadelesinin etkin olabilmesi için diğer ülkelerin başarılı politikalarını incelemesi ve bu örneklerden yararlanması gerekiyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmak ve enerji verimliliğini artırmak gibi tedbirler, Türkiye'nin de iklim değişikliği ile mücadelesinde önemli bir rol oynayabilir.
Avrupa Birliği Örnekleri
Avrupa Birliği, iklim değişikliği ile mücadelede öncü ülkeler arasında yer alıyor ve bu alanda birçok örnek sunuyor. Özellikle yenilenebilir enerji kaynakları konusunda birçok çalışmayı hayata geçiren AB, Türkiye için önemli bir ilham kaynağı olabilir. AB, hedeflerine ulaşmak için yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını teşvik ederken, fosil yakıtların kullanımını ise azaltmayı hedefliyor.
Türkiye, AB örneklerinden yararlanarak kendi stratejisini belirleyebilir. AB'nin uyguladığı teşvikler ve teşvik politikaları Türkiye'nin de benzer şekilde kullanabileceği uygulamalar. Ayrıca AB ile yapılabilecek iş birlikleri sayesinde Türkiye, iklim değişikliği ile mücadelede daha hızlı ilerleyebilir.
- AB, enerji verimliliği konusunda farkındalık yaratmak amacıyla birçok kampanya düzenliyor. Türkiye de benzer kampanyalarla halkın enerji verimliliği konusunda bilinçlenmesini sağlayabilir.
- AB, yenilenebilir enerji kullanımını artırmak ve fosil yakıtların kullanımını azaltmak amacıyla kota sistemleri uyguluyor. Türkiye de benzer kota sistemleri ile fosil yakıtların kullanımını azaltabilir.
- AB, yeşil bankacılık sistemlerini teşvik ediyor ve yeşil yatırımlar için finansman sağlıyor. Türkiye de benzer şekilde yeşil bankacılık sistemlerinin gelişmesi ve yeşil yatırımların artması için çalışabilir.
AB örnekleri ile yapılabilecek bir diğer iş birliği ise teknoloji transferleri. AB'nin geliştirdiği yenilenebilir enerji teknolojileri, Türkiye tarafından da kullanılabilir. Bu teknolojilerin kullanımı sayesinde Türkiye, yenilenebilir enerji kaynaklarını daha verimli bir şekilde kullanabilir ve fosil yakıtların kullanımını azaltabilir.
Diğer Ülke Örnekleri
Dünya genelinde iklim değişikliğine karşı mücadelede başarılı olan ülkelerin örneklerine bakarak Türkiye'nin de bu konuda nasıl bir rol üstlenebileceği değerlendirilebilir. Özellikle İskandinav ülkeleri, Almanya ve Fransa, iklim değişikliği ile mücadelede örnek gösterilebilecek ülkeler arasında yer alıyor. Bu ülkeler, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırarak, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltıyorlar. Bu sayede, hem çevreyi koruma konusunda atılan adımlar hem de ekonomik açıdan faydalar sağlanıyor.
Özellikle Almanya, yenilenebilir enerji kaynakları konusunda lider ülkeler arasında yer alıyor. Ülkenin, 2022 yılına kadar yenilenebilir enerji kaynaklarından ürettikleri elektrik miktarının %80'e ulaşması hedefleniyor. Almanya, bu hedefe ulaşmak için rüzgar enerjisi, güneş enerjisi, hidroelektrik ve biyokütle enerjisi gibi farklı kaynakları kullanıyor. Türkiye, bu ülkenin uyguladığı yöntemleri inceleyerek, benzer şekilde yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanabilir.
Fransa, nükleer enerji kullanımı konusunda örnek gösterilebilecek bir ülke. Nükleer enerji, fosil yakıtlara kıyasla daha çevreci ve karbon salımını azaltıcı bir enerji kaynağı olarak görülüyor. Türkiye, bu alanda yasal ve teknolojik altyapısını geliştirerek, nükleer enerji gibi farklı kaynaklardan yararlanabilir.
İskandinavya ülkeleri ise sürdürülebilir kentleşme açısından öncü ülkeler arasında yer alıyor. Bu ülkelerde toplu taşıma sistemleri, bisiklet yolları ve yeşil alanlar gibi farklı çözümler ile çevre dostu kentler oluşturuluyor. Türkiye, benzer şekilde sürdürülebilir kentleşme hedeflerini belirleyerek, doğayı ve insan sağlığını koruyan kentler oluşturabilir.
Sonuç olarak, Türkiye iklim değişikliği ile mücadele konusunda henüz yolun başında olsa da, diğer ülkelerin örneklerine bakarak kendine yol haritası çizmek mümkün. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, sürdürülebilir kentleşme ve fosil yakıtlara olan bağımlılığın azaltılması gibi konularda atılacak adımlar, Türkiye'nin bu konudaki rolünü güçlendirecektir.